sardunyalara iyi bak
safran sarısı yaprakları
ayrılık kol geziyor selanikte
güneşi bol
suyu’nu demle semaver şerbetinde


sinema yeni uğradı manastıra
sarı saçların perdeliyor gözlerimi
kuşluk vakti arınıyor yağlı tenim
dudakların yapışıyor utangaçlığıma
mektebli acemiliğim
seyrek bıyıklarım dertlendiriyor babamı
bilse
meşe altı dokunuşları
balkan harbi koparmıydı ansızın
ve o
kapanırmıydı tuna boyunda yosun kokusuna


sözlü sınavların orta yerinde
tamburacı peyami dikizledi dilimi
o an
deniz çekildi sanki
kaburgalarım çarpıldı içimi bulandırdı uzak nefesi
avcumun kağıdı ıslandı
iz bıraktı adın hayat çizgimde
ağzı geniş olmasa pirem deveye dönüşürmü hiç


boynumda bir leke
habis sığınmış hücreme
gece uğulduyor baykuşun yuvasına
dinle
incir kuşları çağırıyor nihada
sarmalan eylüle sere serpe
taş kapıların evleri taşındı bosnadan
sudaki halkalar küçüldü sığmıyor nehrime


hafifletilmiş suçlarım oldu
annem bağışladı
babam boynumu eğdi
o günlerde sevişmeyi bilsem akardı çocuklarım kasıklarına
nihada
hırsımdan değil kanıtlığım
habersiz enkazlığın kurtuluş kutlaması


kasabalar boşalıyor
göç mevsimi galiba büyük kentlere
gitme
hasarlarım ağır basar suni terazide
kısa kesilmiş mektupların kafiyeli
ıslak a’dan z’ye


hayatı bütünlüyorum
h y t
sesli harflerin imlası

nihada..







lamour