33
Yorum
40
Beğeni
5,0
Puan
3184
Okunma


İnsanlık
Geleceği tutmadan kayıyor gri gözlü çocuklar
Botlarında çamur bohçalarında Y(O)KLUKLAR
Alexandra Kollontai!
Yanaklarından tuttum çaresizliği
Peace in eflatundu rengi açlığın siyaha çalıyordu bedeli
Dinle
Pasifikte kuraldır kollardan tuz emme
Bebekler kristal bir düğümdür göç ederken kırılan
Detaya bulaşmayan
Yaz getirisi kuraktır
Ağustos vakti okyanus suyunu yananlara
Filler öksüzlere devreder
Dalgasız sabahlara uyanırken zayıf anneler
Yaz yıldızları yağar üstlerine öpüşürler dinsin diye susuzlukları
Makineleşmişler bakar
Hiçlik ve çaresizliğin bileşkesi gözlere
Zayıf bilekler okşanır süslü balonlarla
Renklerine leylek buharı damlayan beyaz tenler
Akbabadan küçük derler onlara
Sonrada çekip giderler
Ellerinde intihar besleyen tek kare bir fotoğrafla
Çan Susarsa
Tamtamların ritmiyle kozmik yürüyüşler başlar
Patika keçileri bir kap tokluğu anımsatır ruhlara
Uyan ve irkil dünya açlığın zaman aşımı olmaz
Tanrı çıldırırsa çıldırın
Sefilliğin kırık pusulasında kaybolanlar çıldırın
Geldiğimde kemiklerinizi değil hayallerinizi sayacağım
Gün Geçerken Sağanaktan dostum
Hayat ağacındaki meyveler yetimse hırsız sayılmaz çalanlar
Ölümün doyurdukları birer su matarası olur yeşil barışı haykırıp akarlar
Elektriği kaçak kullanan afrika köylerinde devrim boş bir sofradır
Kanatlarını açan albatros kuşağıdır
Kısılırsa sesi bir yaz günü düşünen
Terlerse bulutların nemini dudaklarına bekleyen
Ve Afrika bir günah özgürlüğüdür
Tüm kutsal kitapları yerle bir eden
Oysa hiçbir günah bu kadar özgür kılınmaz yeryüzü cennetinde
...
5.0
100% (46)