9
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
3613
Okunma
././
Çok kalabalık
Siyah güvercinin içinde beyaz elbisesiyle gidiyor
O’nu hala seviyorum
Bir oyun oynarken kızaran yanaklarını unutmayacağım
Gözlerini son yumduğu anı hatırladım
İlk kez gülümsemesiyle karıştı
Kırmızı ruganlarına dökülen ay ışığını da tadıyordu
Son bir mektup gibi yakılmayı beklemekteyken
O çocuk işte heybetli gizemli ve kıdemli olan
Yaklaştıkça herkes deliren dalgalara dönüştü
O ise tembel bir buz kütlesine
Şöyle oldu
Buruşan zamanı kırılgan harfleri sevmiyordum
Sevmesiyle de alay ediyordum
Eldivenlerden kimse kalbini hissetmiyordu
Berbat haberlerle donanmış trenler geçerken
Masa da her bakış keyifsiz bir rekabetteydi
O an dedim ki saçlarını olağan bırakmalısın
Tıpkı uçarken özgür kuşlar gibi salınmalı onlar
Çega çiçeğini parmaklarınla koklamalısın
Kalbinle öpmelisin dudaklarını
Ödülü ölüm olan yaşamım bu
Vazgeçemediğim
Sevebildiğim her şeyin toplamı bunlar
Evine durmadan yaralı dönen bir askerin itirafları
Benim dünyamı saydamlaştırabilir
Şimdi duyuyor teniyle
Koşulsuz gittiği kucak bahçesine
O kör o eldivenli kalabalık giriyor
Canlı krallığının romanını yazan hasta ruhlu yazar
Son noktasını koyuyor
O’na hatırlattım
Siyah güvercine girmeden yüz nefes önce
Durgun suda çarpışmayı beklemekten vazgeçmeliydi
Fırtına gökte hala
Yeryüzünde bolca ışık
Saklandığın köşeden
Saklandığın karanlık köşeden çık
Tüm zarafetinle gülümse
Korkacak düş yok korkacak düş yok
Ruhunu ada
Koynunda uyuduğun güzel incilerinin sahibi
Kapat dudaklarını usulca öl
Aç gözlerini
././
5.0
100% (27)