1
Yorum
0
Beğeni
3,0
Puan
1440
Okunma

Sendeki bu sevdanın sırrı ne
Fakiri zengini sarılmış beline
Surlara evlere baykuşlar tünese
Uzaklaşmıyor kimse bakıyor yüzüne!..
Böyle bir aşkı Mejnun bile görmedi
Dağları delen Ferhat’ın küreği
Yürütemez boğazdaki tekneleri
Bir aşk ki Şirinler bile teğet geçti!...
Bu aşka övgüler dizilir mi?
Yeşil halılar yerlere serilir mi,
Burada her gün bayram gidilir mi,
Gel oyna git oyna burası düğün yeri!...
Menekşenin moru beyazı sarısı
Caddeler lalelerle boyandı
Bir başkadır yazları o ağacın dibi,
Bu sevda tüm gönülleri yedi!...
Bir gelinlik ki dünyada yok ipeği
Her zerre farklı iğne deliği
Bu ihtişama dayanır mı insan yüreği
Halil İbrahim sofrası bu, düğün yemeği!...
Dağlara bayırlara kuşlar kondu ağaçlara,
Çıldırmış dalgalar saldırır motorlara,
Güneşin doğduğu yerden düştüm yollara
Yüküm ağır, çok selam var İstanbul’a !...
Bandırma İstanbul’dan çıktı yola
Ölüm Allah’ın emri herkes koyulsun yola,
Turnalar yükselse asumana bulutlara
Namahrem eli asla değmez bu saçlara!...
İstanbul’un yüreğindeki damarları
Boğazdaki asırlık çınarlar gölgeledi
Allah’u ekber titretmez mi yerleri gökleri
Bu sedayla susar mı İstanbul minareleri!...
Yıl:21.04.2006
Saat:03.30-03.50
Çengelköy/İST
EROL KEKEÇ
5.0
50% (1)
1.0
50% (1)