12
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
1764
Okunma
kırmızıya süzülür gözyaşı
halini anlamaz kimse
bu şehir hasretinle yanarken
martılar kaçışır; hayaller karışır güncesine
suretin ki bütün şehri süsleyen
şimdi kara çaldı güneş dünya karanlık
yeriniyor hep mevsimler
rüyalarında fırtına ve kar
ölüm muştulanıyor sevgili
çıkamıyor bedenden
ruh ümitsiz ve isyanda
gökyüzü yanına neden çağırır!
bırakılır bırakmalı bilmiyorum
haydi yürü el ele
yıkılsın yerle bir olsun
viran olsun bu şehir
sen gökyüzünde yağmur bulutları güneş yakısıyken
alnın takısıyken kim korkar ki yalnızlıktan
sana ait gökyüzünün ortasında
ötelerde acı ve keder sonsuzlukta bütünleşmek
çağların sandığında dünyevî arzular
nurlara sarılıp geçmişi unutarak
günler yürüyor üstüme
o mavi seherle bezenmiş artık
buram buram bu şehri kokladığın yeter
kaderini örtün dolunay doğdu doğacak
bulut gözyaşını akıtsın bu şehre
güneş ateşiyle yaksın:
aşk ki uğultulu yalnızlık
yaşamadın say hiç yaşamadın
mutluluk ve hüzün arzulara ses verir
yetersiz kalır hünerlerin
hicabı güzelliğin sarar
mısraları sükût
bir sabaha daha bu düşle uyan
aynı kayba yeniden yan
çıkıp gidebil bir kapıdan
bütün şimşekleri yutmuş
bulutla ağlayarak
sonra beni an; anmak ah ne güzel
aşkına çizgi çek vuslat kırık dökük
bulutlara kanatlanır özgürlük ızdırapla
dudakların arasından bir yağmur başlayarak
harmanlayarak göğsü içre üzre yağacak