/ Halikarnas Balıkçısı /
Düşlerime ısmarlanmış tek kadeh rüyanın
Bertaraf edilmiş meze sanrısı
Kaçmaya yüzüşte
Çıldırıştan putperest öykülere kulaç atarken
Her yol Roma ya çıkmaz’dı
Köpüklerden başlıklarımız eriyişte
Hebem sıva aklının paçalarını
Gemisiz kalkıyoruz
/.
/ Turuncu topallayan damlalar yakaladınız mı hiç
Heeey ne duruyorsunuz gözlerinize dokunun /
Bugün
Islak bir düş kuşunun sıcağına kıydılar
Soğuk kaynarlarında kulpu paçavrasız
Biz kıyamamıştık
Eyvallah
Kuyruğu kıstırılan resimsizlerin göçebe denizlerinde
Siyah çakıllar sektirdiler
Esmeralda’ nın solgunluğuna
Tanrı balı gibi döküldük
Altın taslarımız şerbet yerine kan koktu bu defa
/ Ağlamak yok
Önce
gülümseyiniz /
Yanan notalar son kez aksırırken
Gaybana
gecemizin entel türkü ateşinde
Çok yaşa gölge şekeri
Çok yaşa
/..
Ey Zaman
Yaşlı götürgecine bindik gün aşırı
Hasır bedenlerimizi öre durdun su almadık
Suçlamadık
Eteğinden çuvalında topla bizi kokuşmadan
Büyük bak
Diplerdeyiz
Ve ayazın vurduğu suretlerde kangren
gülüşler olmadan
Akıtsın bizi evrenin salyası
Emret
zaman emret
Hücrelerinde giz aramayacak bu kez kimse
/ Söz olsun sana en gümüşünden /
/...
Tanrı nın yarık karnına attığımız tekme bedellerini
Aşil Tendonlarımız öderken
Nehirsiz bir orman düşün balıkçı
Ya da deli akıl veren siyanürleri
Korkulu uçurumlara binen macera düşkünlerini
Hepsini say
Önce biz –
doğalım
Önce biz - sonra ruh
/....
Geleceksizler
Onlar göğüs emziriyordu göğün kertilmiş bağlarında
Biz inek memesi emiyorduk / açlıktan anasızlıktan
Yeni kurumuş avluyken
zamanın manzarasında / tertemiz
Çatısı uçuk karanlık zindan
Donan dalgaların zırhlarındaysa
Her yol Roma Kaptan
Her yol Roma bu defa
Cehennemin
siyah patikası pembe topuklarımızı yalarken
Kulaklarımızı utangaç zebaniler çınlatsın / adına
/.....
Çöl kasırgalarının sağanak serapları
Göz renklerimize zıplamadan kursağımızda kalacak
Olandınız
Bakınız
Kustuk hepinizi
Tıkanan göç yollarında öğrenilen kumdan sancılar
Varlığımıza tükürdüğünüz
vakit Sus olup eriyeceğiz
güneşin sırtından
Yaktığı devasa bahardan
Pullu akışlarından
Sabah
Kör baykuşların iki kakule sunduğu
vakitse
İniyordur yelkenimiz soyluluğun çok kişilik denizine
Sallanmadan
Avutulmadan
Uyuyoruzdur
Çocukluğumuzun ağzında unuttuğu
Saçına az sonra dolanacak olan sakızın geleceğinde
/……
Petekleşmiş umutlara rastladığınızda
Mucizelerin karşı safındaysak
Bem
beyaz dokunun onlara
Kirleri kutsal çamurun ayaklanmasıdır
Turuncu damlaları yakalayıp
Parmaklar adamadır
Gün doğmuşsa
Tüm çıplaklığıyla ağrılarıyla
Bir kâbusun en yazısız siluetine dokunana kadar
Her yol Roma ya çıkmıştır kaptan
Ve sen yüzüşünü çoktan sonlandırmışsındır
Çarkının bozulan dişlerini ayıklaya ayıklaya
.../