8
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1518
Okunma

/Çıplak bir ölüm bedeni bu; kokusuz
Ten rengi matem/
-I-
Göğe tırmanmayı kamçılanmadan öğrendiniz
Yeraltında ki öl-ü tanrısı rüzgârını yemiş kokusuyla
Üfledi suratlarınıza
Yağınız açığa çıktı
Parladınız
Üçe bölünen dünyadan payınıza köpüklü deniz düştü
Porselen hisli topal gemiler vardı dizlerinizde
Rüya teraslarınıza onlardan kule çıktınız
İçlerinde dolunayı parlatıp umarsızca aydınlandınız
Kesik biçik derinize ödenen düşler
Benim çıkmamış süt dişlerimdi
/Ölüyordum
Karlı yolların soğuk bağışladığı ayaklarımla/
-II-
Seyyahın sakar düşüşleri tepeleri çınlatırken
Henüz peydahlanmış detaylar bütününüz vardı
Yaralı istiridye dinleniyordu ordövr tabaklarınızın
Ücrasında
Doyasıya büyütüyordunuz bebelerinizi beşik itiş kakışıyla
Göğe nazır
Törpülü kıyametinizdeki parlaklık
Benim ödünç gaz lambamdı; titrek yanan
/Ölüyordum
Gömülen kalbimin sabır diye söylediği konturlenmemiş şarkısıyla/
-III-
Okuyordunuz tezgâhlarda satıya çıkmış hayatlarınızın
Geçmiş değil geleceklerini
Hüküm giydiriyordunuz borç hikâyelere
Yüreğinizi değil ayaklarınızı kullanıyordunuz
Yetişmek için solacak son gülün güzellemesine
Keman yayının mutlu sihri
İçime kara delik açmıştı o vakit
Bildiğim tüm besteleri mandallamıştı iplerinize
Çeşmenin kanlı verişlerine uzanıyordu parmak kibriniz
Sarı eflatuna damga olurken
Üşüyen korkuluk kusursuz bir kaçışa ekliyordu kendini
Dört yana saçılmış hücrelerinizden yetki alarak
Yok beyniyle
Yok sesiyle
Sırma saçlı görkemleriniz tütüyordu dehşetin bacasında
Bulutluğa hep bir kaç adım erken varan hızlı buharlarınız
Pisipisilerime düşerdi deniz olmadan önce
Tatlı üzümlerini topluyorken siz yelkenli suretlerin
Bağımda uyanmış koruklarla
Şebek oluyordu yüzüm
/Ölüyordum
Mızraklarımın kurşuna köle oluşlarıyla/
../
/ İçim vardiyasını aç zombinin günlüğüne devrediyor
Eğreti bir huzur bu zamanı dolmuş; tatsız/
-IV-
Tuzu
“Sonrası yok su”
Bir yalayış bu
Sizin içinize tüneyen baharatlı tanrı kuşları
Kovalıyordu reçelliyarasamın dağınık aklını
Terleriyle gözleri aynı boyut olurken
Kanat çırpışları boz ayıya kıyıyordu; telaşların
Çenemden yere düşüyordu bıraktığınız ürpertiler
Tellerinizi yavaş ve sakin çıkartıyordunuz
Mayalanan yaşlarınızın kabarığında daha büyüyor
Kızartılmadan önce yoğrulmuyordunuz
Dalgalarla yazışırken siz
Karaya vurmuşluğumdu o gidip gelen şişe oynaşı; korkmayıp dokunduğunuz
Kıskanmıyor
İmreniyordum
Nebulalara yatak açarken siz
Ölen yıldızlar karın ağrımdı
/Ölüyordum
Çarmıhlı odanın çanağındaki şarapta/
-V-
/Ezik parmakların ateşi bu
Tanrısı gece; sesi kaçış /
Kuyu çemberinde alevlerden vücut alırken siz
Isınmış kemiklerinizin kılıksızlığına
Bağırıyordum Reçelliyarasanın bıraktığı
Kanatlarındaki yok oluşa
Susmadan
/Aslında
Ölüyordum
Aklımdan makasla alınan üç boyutlu baykuş kılçıklarının yer acıtışlarında/
...
5.0
100% (12)