2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1353
Okunma
Biraz önce bir şiir vardı aklımda
yazdıkça büyüyen, büyüdükçe benim olmayan
Biraz sonra adını nankör koydum
pencereyi açıp
kaldırımın kenarında oturan solucana tükürdüm
tükrüğün kadar aziz ol dedi sevgili kahverengi
pencereyi kapatışıma bu kez çok ama çok üzüldüm
Kanepeye iyi para vermiştik zamanında
bir de uçlarında iki kırlent muhakkak olmalıydı
rahat şu kırlentler
bir de kenarında olmasaydı şu işlemeler
gerçekten rahattı
Oysa soluncanın ne evi vardı ne de barkı
böyle gözyaşı olmadan içilir miydi hiç rakı?
Söylemese rahat durmaz bizim Necla içerden
sen ne zaman içtin diye bağırır bizim göbekli karı
haksız da değil, hani haksız olsa başım kel değil
ulan karı, rakı mı oldu sana mesele, git getir bana şu arı başını
Biraz önce bir şiir vardı aklımda
öyle değil redifli, uyaklı
hani olsun da havası, satayım cakasını
Bir kibrit kadar ömrüm varmış, anladım
zor bela şu kadınla otuz dört yıl yaşadım
varsın geçsin geçecek zaman da
nedense hiç mi inanamadım şu aşk denen gavata
Bilirim sevmez düşük yapmayı hamile kadınlar
bir de seviyorlarsa kocalarını
öyle hemen de ölmek istemez zavallılar
bir ölüm daha getirirken dünyaya
düşük yapmayı sevmeyen kadınlar anlatır sevgiyi
o kadınlar ki, çocuk doğar kalır göbek de etli kıvrımı
aşkın anasını satar o doğan çocuklar oldu mu liseli
benim aşktan daha berrak yüzlerim vardı oysa bir aralar
aşk da anamın eteğine yapışmış bir kedinin mırıldanmasıydı
geçip gitmişti bundan altmış yıl önce o meleğin aşk macerası
Biraz önce bir şiir vardı ağzımda kıvranan
aklımda beni dışarı at diye ateşimi çıkartan
ah ben ne etsem de çare yok bu dünyada
bir kırk yıl daha yaşasam, yok inanmam ben aşk masalına
sevdim mi, sevdim tabi; üç çocuk var analı babalı
aşktan bu aralar artık onlar medet umuyorlar
çekemediler bir bu konuda babalarına
yazık oluyor canım ciğerim evlatlarıma
Geldi bizim arı başı, yanında bir de antep acılı salatılık turşusu
bizim karının da farkı mı var turşudan
yine de Allah’ı var, cennetlik şu karı
yıllarca çilemi çekti, garip anka kuşu ciyaklı
Vardiyası bitik ömrümün son demleri
sobanın üstünde demir demliğin içinde su fokurduyor
bir kibrit gibi yaşamak;
yandıkça yanıyor, su gördü mü pis pis kokuyor
Biraz önce bir şiir...
vardı da, yaşlandım gayri; yiyelim bari şu arı başını!
5.0
100% (10)