2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1378
Okunma

kemiriyor iliklerimi
karboran kuytular
kokusuz gülün saman sarısı düşleri
ve çaresiz yılgılarım...
ne yokoluş ki bu
parçalanıyor kozaları
kan damlacıklarının...
düş zehirlerinin maviliğini
içiyor gökyüzü
uyandığında
yarım kadeh sanki besleme yaşam
bitimler
sıradan kıyamet sessizliği gibi çullanıyor
anlatıyor sanki kesik soluklar
vurgun yemiş liman kentlerin
harabe yüzlerini
bu denli hızlı olmamalı
giriş... gençliğin surlarında coşmamalı
varoluş... tınısız bedenlerde silinen gölge
yetim ve birinci tekil şahsın olmamlı
yokoluş...
oysa,
puslanmış kelimelerin dansı susuşlar
beynimin hıçkırıklarını siliyor parmak uçlarıyla
utangaç silgilerin melodisi şimdi hayat
sırtında
anı ilahlarının
zalim kırbaçları
ve çürüyen düşlerin dayandığı
kırık baston geçen yıllar...
5.0
100% (5)