2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1410
Okunma

Suçumuz,
Eski bir sabaha beraber uyanmaktı belkide...
Umutların toz grisine boyandığı yaşam
Saçlarımızın paçavra hallerine alışmaktı,
Geçen her akşamın yitik naralarına karşılık
Direttiğimiz anıların güvenini kazanmaktı hayat
Sıradanlıkların eğretisiydi midemizdeki kasılmaların sebebi
Ne mum ışığında akşam yemeği
Ne şömine başı sohbetler ısıtıyordu dilimizi
Yürek;
Saygı duruşunda uyuyakalmıştı…
Arayışlarımız yoktu
Sorgu masasına oturmaya da hiçbir niyet
Boyadığımız düşlerin büyüsü,
Rüyaların avareliği.
Derken;
Gözlerimizi de boyayıvermiştik gerçeklere…
Ne sendin
Ne bendim günah,
Sana göre ben
Bana göreyse bizdik keçi.
İnadımız bile susmaya kalktı
Kurulu bir saat ya da isyan beşikleri gibi…
K/anı-lar,s/anı-lar, /anı-lar…
Toplaşıp mayın tarlasına çevirmişti
Şiddet yanlısı konuşmalarımızı…
Derdimiz merdivenleri yukarıya adımlamak
Köprüler kurup duygulara
Taşımak olacaktı kollarımızda...
Gerçeklerle yüzsüz yüzleşmek değildi amaç
Ya da gönlünü çıkışa dikip
Yerküreyi sürüklemek değildi bileklerinden peşi sıra…
Sonrası yoktu,
Yaşamın zehirlerini akıtıp durduk tenimize
Ve delik deşik ettiğimiz mantığımızın
Dilsiz kefenine…
Duvarlarına attığımız imzalar andırsa da grafiti / Yanıltmasın şehirlerin yosun karası
Ve arka bahçemize gömdüğümüz gelecek / Gidişine bir damla dökülmese de /AŞKTI/
5.0
100% (6)