17
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
2437
Okunma

Bu izbe şehrin limanından
Yazılmamış şiirlerimin hüzünlü bakışlarına aldırmadan
Kaybolup gidiyorum yakamoz kırıntılarıyla
Bu yağma haline acıyan gözlerle
Suyun akıntısına terkedip kentimi
Dalgaların kucağına dökülen ışıklarıyla
Nasibim buymuş diyerek uzanıyorum
Girdabın yitik kollarına
Aslında gelişlerim sana
Fakir bir günceden daha koparılmış yapraklara aldırmadan
Mumyalıyorum gözlerimi bakışlarımla
Yamalı sevdalarımın yırtık sözcüklerinde
Dinmeyen sızım omuzlarıma dokunurken
Başımda yağmur dolusu bulut ağırlığı
Ve geceler sırılsıklam üşüyor
Yarım bıraktığım şiirlerim ağlıyor ardımdan
Oysa daha çok var ni(sana)
Ve bu tenhalık kendime bile ağır
Yalnızlığıma sığınıyorum aldığım her nefesin faslında . . .
Dilimde istem dışı aşk şarkıları dolanırken
Sitemim tam olarak sana değil aslında
Rüzgâr ve yağmur eşlik ediyor bilmiyorsun
Yıldızlardan tuttuğum dilekler
Her biri bir zodyak yoluna feda
Uzayıp gitmeye meyilliyken içimdeki hasret
Batan gün gibi sarı
Ölüyor içimdeki çocuk giderek
Yine o bilindik senaryo
Yine kısa kesiyor konçertoyu hamlet
Ebediyete yumuyorum gözlerimi
Ilık ılık bocalanırken yağmur nazarımdan
Tam istediğim bu değil aslında biliyorsun tanrım!
Karanlığın o zayıf kan/dilini üflüyorum
Varlığıma yokluk giydiriyor zaman
Düşüncelerimde gizleniyor sessizliğim
Şafak vakti ayyaşlığı çekerken kendine beni
Oysa ben seni her zamanki gibi seviyorum!
Sus vaktini en iyi anlatan sözcüklerimle
Yalnızlığımın tam ortasına
Gömüyorum başımı
Ve sanki bir vaha fısıldıyor kulağıma
Sen misin ç/öl!