67
Yorum
43
Beğeni
0,0
Puan
4523
Okunma

Ruhlara elem veren gazabın çirkin rolü
Kendi içimizdedir öfkemizin kontrolü
I.
Savaş denen illeti çıkarınca kâmûstan
Öldüren kelimeler dudakta mahpus kaldı
Terörün mimarına sorulur mu nâmûstan
Barış iskân ettikçe onu bir telaş aldı
Savaşlardan çok çektik, artık barış zamanı
Karanlık ve kanlı el bozmamalı bu ânı
II.
Son darbeyi indirip husumet şamarına
Haksızlık karşısında öfkemi saklıyorum
Metânet şırıngası batınca damarıma
Mâziyi hiç deşmeyip, kîni yasaklıyorum
Rabbim öyle güç verdi, affedebilme gücü
Vesvese veren sesi def’ edebilme gücü
Ekiyorum toprağa bir tebessüm tohumu
Bilirim ki tohumlar tohumları doğurur
Yeni doğan güneşten alıyorum yudumu
Çiçek şarap içtikçe ışığa selâm durur
Doğanın lâtifesi fışkırıyor topraktan
Yüzüme şavk geliyor büyüttüğüm yapraktan
Karanlık sokakları beyaza boyuyorum
Geceye müdâvim ay gümüş tozlara şâhid
Hilâl’in yay karnında huzurla uyuyorum
Düş ısıtan bu huzur Yakup sabrına âid
Unuttum kavgaları, yangınları unuttum
Avuttum hâfızamı dertlerimi avuttum
Gecenin nefretinden elimi çıkarınca
Sukûnet çanağında dinlendirildi öfkem
Rahmet dualarının menziline varınca
Sessiz ağlayışlarla yırtıldı hiddet maskem
Ateşten gözyaşımı yolladım bir nehire
Bıraktım hesabımı buz gibi teneşire
2011
Müjgân Akyüz/MAJ