4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1110
Okunma
şimşek kırbaçların rahmet sürdüğü
gökten diledim seni buldum yerde.
belli ki sende çok uzaktan geldin
suyu durgun, suyu bulanık dere.
kavururken susuzluk ciğerimi
güne, güneşe düşman oldum çölde
duru suyuna kandırsan içimi
sözüne söz demem istersen öl de.
--
aldanma bakıp bu kirli halime
berraklığıma ay düştü dinlendi.
bulutlarım gökyüzünden izlendi.
aynaya gümüş sır idim evvelde…
coştum kapıldım toprak hevesine
hasretim şakıyan çakıl sesine
duru su için git dağ tepesine.
bırak bulanık akayım yol verde.
--
dağlar hem çok soğuk hem de çok ırak
vazifen değil mi suyu taşımak,
sızlanıp da sızı olmayı bırak,
susuz bırakma şu cehennem yerde.
--
aya dost, kartala doğana yuva
dağ gibi bembeyaz olasın sen de
bulanık derede boşa arama
saçın sakalında ak hani nerde.
--
bu halinden söğüdün yeşiline
gülün kokusuna zararın olmaz,
ayvanın, elmanın tadı bozulmaz
ihsan buyur şu susuzun diline.
--
ne zaman eğildin ki söğüt gibi
sararıp soldun mu o ayva gibi
sepetle gelmişin su taşımaya
dipsiz sebebin yeri olmaz bende.
bir avuç su al da şu kabire dök,
isteyenin bunu bilmesi gerek.
avucunda gördüğün yansıyan gök
gözle olmaz, görecek gönül nerde.
--
şu kıyılarında yeşil bil beni,
gideceğim kimsem yok senden gayri,
susuzluktan çıkıp suya kanayım
kuraklık ile ortak etme derde.
--
dudağın kurudu da beni bildin
için yandıkça diledin, dilendin,
sen dert bildiğinin ET’isin ancak
ismimden anla ki ben “D” “R” siyim..
.
5.0
100% (3)