5
Yorum
1
Beğeni
4,6
Puan
2001
Okunma

Türklerin elinden biz bu kitabı(Kuran-ı Kerim) almadıkça onları yenemeyiz.
W. Churchil
Kana bulandı toprak!
Herkes aynı toprağa gidecekken en sonda,
Vatan kana bulandı ölenlerin kavgasında.
Kimse kazanmadı, kimse sevinmedi ölenler adına,
Hep birileri oynadı, girdi kardeşlerin arasına,
Toprak kana doydu da, canilerin gözleri doymadı kana!
Oyuncağı kırılmış çocuklar kadar hüzünlü kaldık hep,
Topraklar istemiyordu bizi artık, istemiyordu kan kavgasında.
Tutunduğu yerlerden solarken hayatı bir gencin,
Sıcak bir ekmek kadar azizdi kimliksiz acıları.
Ellerinde titrek bir mandalın soysuz soğukluğu,
İklimsiz çiçeklerin ihtilal yaralarında üşüverirken,
Hiçbir avuntu kaydetmiyordu yüreğindeki şarkıyı.
Repertuarı hep bir eksik zeytin dalı ütopyalarında,
Nice dağların bilinmez çocuklarıydık beraber;
Gençlerin umutlarını solduran kapitalist oyunlarda.
Bir villaya, bir lüks arabaya satıvermişti şerefini büyük adamlar,
Oysa dağlarda geçmezdi o büyük kodamanların kâğıttan sevdaları.
Bin yıllık hasretliğinde bozaklar gezinirken yaylalarda,
Asi gözlerin kırık umutlarını taşıyan Palandökenlerdik.
Acıların esmer düşkünlüğünde ayrı dururken ellerimiz,
Biz hep aynı sofranın kardeşleri, aynı babanın çocuklarıydık.
Kuruduğu yerden koparken ellerimiz ısırgan korkusunda,
Fani acıların kor yüzlerini ölüme satıveren insanlarıydık.
Dört bir yandan sevgiyle sarıverirken huzur şarapnellerini,
Ayrımsız yarınların geçmişe ait kahraman hikâyelerinde,
Yaşmağına namahrem elini uzatana düşmandık hep beraber.
Kitabı unutturulmuş Müslüman oluverdik insan sevgimizde,
Kahraman cedde sövmek moda olmuştu artık yeni nesilde .
Sevda yamaçlarında hangi jandarma kurtarabilirdi masumları?
Voltasını atarken gâvur adımları sırtlan namusuzluğunda,
Kimdi türkülerin hasretliğini bir dünyalık uzatan karanlık?
Kimindi aşiyan vuslatlarını deşiveren mermilerin sesleri?
Amansız badirelerde hep bir olup çağlayan bu çocukları,
Kim bozmuştu, kim ayırmıştı turnaların dönüş yolunda yuvalarını?
Kavgası incinmiş, bir dilim ekmeğe muhtaç çocukların seslerini,
Kim ağlatmıştı Zeynep’in gözlerini seller gibi puslu dağlarda?
Hem barış da hem de savaş da birlik olan yurdun insanlarını,
Kim kırmıştı birbirine, kim ağlatmıştı anaların yüreklerini?
Kim bozmuştu yüzyıllardır aynı toprağı paylaşan insanların arasını?
Biz değil miydik oysa aynı tabyada düşünmeden birlikte ölüveren,
Hiç düşünmeden aynı toprakta aynı uğurda canlarını veren?
Gençlikler pazarlığı olmadan siperlerde birbirine kıydı ansızın,
Bir Çorum oldu, Bir Sivas; ki fark eder miydi hangi şehir olduğu?
Muhabbetten uzak dillerimiz yağmadı mı Dersim’e mermilerce?
Hangi sabinin günahıydı yaşamak adına kardeşiyle savaşmak?
İstanbul, doğarken her yeni güne onlarca millet ile bir anda,
Hakkı mıydı bir çocuğun her sabah mermi sesleriyle uyanmak?
Değer miydi canların gidişine onlarca dökülmüş kirli paralar?
Günah değil miydi sınırlara koyulmuş onlarca gizli mayınlar?
Bakmayın şimdi birbirine düşman etti elin soysuzu birbirimizi,
Hep bir ayrım çıktı, hep bir etiket lazım oldu tanıtmak için kendimizi.
Kimdi Alevi, kimdi Sünni; kimdi bu toprakların gerçek sahipleri?
Yunus akıtırken aşk memesinden Türkçe’nin en güzel lehçesini,
Ehmedê Bate Kürtçe ile anlatmıyor muydu kardeşliğin hikâyesini?
Hep bir düşmanlık hep bir kavga mı vardı sanki bu topraklarda?
Hep dışarıdan bozuvermek için uğraşırlarken Anadolu barışını,
Kim söndürüvermişti bizim zihinlerimiz kadar huzur ateşini?
Bir din ile herkes yaşarken aynı amaç uğruna bu topraklarda,
Söyleyin, kimdi bizim kitabımızı topraklar altına sokmak isteyen?
Kimdi hutbelerden ölüm diye bağırıp, Allah nidasından rahatsız olan?
Kimdi bir hilal uğruna can verenleri hesapsızca ölümlere koyan?
Yoksa çok çabuk unuttunuz mu kavgayı başlatanların adlarını…!
5.0
90% (9)