29
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2608
Okunma

Açılır paslı kapılar
Süngüsüz korkularıyla
Bir adım sokulur karanlığıma usulca
Işık huzmesi sen misin?
Doğar gecenin büyüsüne
Çırpınır düşler;Eyvah!
Tövbeler zikre alsın dilleri
Döndür döndürebilirsen ütopya
Kaç kırmızı gül topladın bahçeden
Kaç diken battı narin parmaklarının uçlarına
Sen sever miydin yedi rengi?
İklimsiz çırpınırken ben
Örümcek ayaklarına dolanmış
Simsiyah bakardın sen
Islak bakmanın tadı hiç gitmedi dudağımdan
Diş izim dudaklarıma astı kendini
Sevişlerim terden sırılsıklam
Çık gel vaktin üçünü beşini aramadan
Dayan yüreğimin kopçaları asılsın sesine
Kokumdan bir nefes çek al
Ruhunun içindeki derinliklere
Dağ rüzgârı gibi savrul saçlarımda
Paçavraya dönsün dünden kalan ellerin
Yırtık buluzumdan görünen omuz
Akis kıvrımlarıyla döndürsün başını
Tecelli olmayacak bu aşk biliyorum
Bize vuslat hiç evet der mi?
Kan kusacağız ölene değin
Hiç birbirimizi koklamadan
Tenimizin tuzunu hissetmeden
Görmeden gözlerimizin yeşilini
Öleceğiz değil mi?
...
Ölümümüz bile ağlayacak.Gün dökümü akşamların kızıla sarmış çocuk bakışlarında...
5.0
100% (18)