1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1213
Okunma

yaban
gidiyorum içimden
gitmeler asılı bende
bir yokluk dolduruyor beynimi
çakıl taşı yolculuğum
oğlan uşak
demirden lokma gibi
boğazımdan geçiyor demir
bir yerlere yetişememenin
hep yarım
hep bir eksik atıyor yüreğim
hep bir yabanım
asrını doldurmuş bir güneş
ve aşağıda
geceyi yutan yanlızlık
kutuplar gibi çıplak bir ülke
Ne kuş, ne dere, ne ağaç
ne de bir evlat mirasım
hayaletleri bile aç
hayal gücünü aşan sarkaç
buz güneşinin soğuk zulmünde
kabus gibi geniş bir ülke
çıyanların gıpta ettigi kene
vasat emiyor zamanı
tembel uykudaki saat
vakitsiz yumak gibi çözülürken sırrım
parıldayan gözlerin yörük abidesi
çocuklarını sırtına vururken kabilesi
dizinde uyur yolları
verimli göğüslerinin
sarpa sarmıs yollarının
haram bilmeyen nesliyiz
uzakta köhneyen alınları
vagonlara yığılı ırmak çocukları
gökyüzünün gözleri uykulu yürüyüşte
yorgun bir sevdanın sürgünü sanki
eritir kayaları
kum taneciklerinin döndürdüğü zamanı
tekrardan nakaratı geçiyor sazdan
bereketlenir kesat ovaları
yeşil kubbelerin
tanıdık yolların karanlık ayakları
kiraz dalındaki dilek
yerin karnında yürek
ayrılık bir bilet
yürek koydum yürek
ödeyeceğim beledini elbet
kurşuni bir ufuk kasvetli gemi
Vatan !
Vatan !
azmı sevebildim seni
terkediyorsun beni
korkulu gecede bile yüzebilen
geçen her trenden
geriye umut deren
yeniden yapmak için
yurda demir yolu
sakarya Fırat
nereden geçer ayın
tarlada tütün biriktirdim
nikabını döndürmenin tam zamanı
çelik vardır çelik
yolarda puslanan
yanlızlığına inat
sığınabilmeli bir çocuk
Aslında giden değil
Kalandır terkeden
Giden de bu yüzden gitmiştir zaten
insanın ekmeğe değil
şerefe ihtiyacı var bazen
5.0
100% (1)