4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1345
Okunma
Adımlarını sayan adımlarımı sayıyorum
Yok bir adım
/ unutuyorum…
hangi renkleri fısıldadılar ki ağaçlara
hangi ağaçları kalbinden vurarak -soruyorum
neden bu kadar uzaktılar ki
/ neden bu kadar tuhaf…
yıldız yakarak kirlettiler okyanus diplerini -biliyorum
çığlık tükettiler -çığlıklar…
boyuna ağladılar sonra
aklanacaklarını sandılar
/ aklanacaklarını sanarak ağladıklarında
haklıydılar belki
belki gerçekten de aklanacaktılar
-bilmiyorum…
Oysa yoktu bir adım
Sadece adımlarını sayan adımlarımı sayıyordum
/ bir-ki!
Üçüncüde susuyordum…
niçin bu kadar umutsuzdular ki
niçin bu kadar eksik -bilmiyorum
hem kimin fikriydi ki yaşam
/ kimin içindi -soruyorum
yara bere içindeydi kalpleri
/ zehir zemberekti -zehirli…
yaşayabilmek için vurduydular ağaçları -gördüm
(bahaneleri buydu)
ağladıydılar sonra
umarak aklandıklarını
/ ağladıkça…
Fakat yoktu bir adım
Sadece adımlarını takip eden adımlarımdan ibarettim
/ bir-ki!
Üçüncüde düşüyordum…
kaç şehir alt etmiştiler ki böyle
kaç şehir tüketmiştiler -bilmiyorum
bir düşün içinde gibiydiler -görüyordum
bir düş gibiydi içleri -düşüyordum
yankılanan seste gizliydiler
yükleri ağırca
/ bakışları solguncaydı
adımlarımızı sayanlar oldu içlerinden
/ bir-ki!
-üçüncüde düşüyordum
adımlarım adımlarına düşüyordu
-tutamıyordum…
niçin bu kadar ürkektiler ki
/ niçin bu kadar başka -soruyordum
kalplerinde saklı zehirle vuruyorlardı ağaçları -görüyordum
-zehirlenen ağaçlar is karasıydı (saçların gibi -dokundum mu tutuşuyordum)
aralarında bağrışanlar vardı
/ bilinmedik-sessiz ıslıklar tutturup gelecekten vaat çalanlar…
delicesine koşuşturup uzaklaşanlar vardı aralarında
/ geri dönüp okyanusu seyre dalanlar…
binlerce ve yüzlerce yıldız dökülüyordu gökten
-koyu kahveydi dökülen yıldızlar (gözlerin gibi -baktım mı üşüyordum)
adımlarım adımlarına öykünüyordu -durduramıyordum
kâh uzun-uzak-pütürlü bir ağaç gövdesiydiler
kâh gri-yeşil-tuhaf bir hayvan
biçim değiştirdikçe adımlarım adımlarının izinde
/ kâh sen oluyordum
-kâh kendim…
Fakat yoktu bir adım
Bir adım olsa belki adımlarını bırakırdım
Adımlarının adımlarından ibarettim oysa
/ unutuyordum…
hangi rüzgârları çarmıha germiştiler ki
hangi rüzgârlara hangi renkleri fısıldayarak -soruyordum
sonsuzluğun tadını mı çıkarmıştılar
/ çakarak okyanuslara bin asırlık kibritlerini
tanrılara mı sunmuştular
/ zehirli kalplerinde taşıdıkları zehirli sevgilerini
-ağlayarak
/ ve ağladıkça aklandıklarını umarak…
okyanusa tükürenler mi vardı aralarında
/ güzelim balıkları vuranlar…
ağaçları kutsayanlar mı vardı aralarında
/ sinsice güneşten ışık çalanlar…
kutsanan ağaçları mı yakmıştılar bir bir -görmüş müydüm
bir düşüş müydü düşleri -düşmüş müydüm
güneşe selam mı durmuşlardı
/ yere dökülen yıldızları bir bir toplayarak
-bilmiyorum…
Adımlarını sayan adımlarımı sayıyorum sadece
(adını sayıklayan adımı arıyorum)
/ bir-ki!
Üçüncüde belki ölüyor
/ belki ölmüyorum -kararsızım (tıpkı senin gibi -vazgeçiyorum)
düşlerle oynanan -kaybedeni belli- bir oyundur vazgeçiş -biliyorum
vazgeçtikçe sonra
/ ölmesem de
-yitiyorum…
Ekim İkiSıfırBirSıfır / Ankara
5.0
100% (7)