1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1449
Okunma

Allah Allah
illallah
Eyvallah eyvalah
el baki
hüvvel bâki
süphanallah
Rakı sofralarının sırma bıyıklı masalı
saraylı kadınların düşlerini süsleyen
erotik nazarlık, sûfi dudaklardan
Bir keman yayı kırılıyor kanunda
Ömer Faruk Tekbilek çıldırıyor Toros’ta
doğruluyor, arkaik süsleri haremin
ve kazanlarda put pekmezi ağarıyor
bir çift göl olup seyre duruyor kadınlar
usta kalçalarıyla, gizleniyorlar kıvrımlarına
uygur ve Medine’li nihilist bir yaşama
keyifli nargileler gibi sunuluyorlar
kervansaraylar çiziliyor düş görümlüğüne
Sûfi bûselerle dokun ey sûfi
ruhî de yanmada
Güneş gülüyor
Okyanus taşıyorum
sırtımda
biliyormusun bunlar Asya’nın fotoğrafları
TÜRKÜ’M ölümüne TÜRKÜM
varmaya iki centim kala yakalamıştım yolda
Şimdi burada değilsinya
Parlak renkler soluyorlar işte
pervane duyuyorum sanki
On dört motorlu ama ah
Bu geçen bir vantilatör
Cennette polis karakolu
Bir planım tüm dileklerinin feshine içinden yürüdüm geçtim
Ama beş santim tarafından kaçırılmış ağzını tutamadım
Belki sen ve ben uzak yanında koşmak düşündüm
Ama soğuk bir gözünüzün yırtık olduğunu anlamadım
omuzlarına parmaklarımı değdirdim
daha fazla ordu yada ne istersen tercih edersin
Sevdiğim çok fazla karıştırdık dünyayı
yaşıyorum ve nerede olduğumu unutmadan
eee aylardan Nisan
Günlerden Sen
hissediyorum
Sana çok uzun şeyler geriyorum
çarmıhta
alışık olduğum seyler
iplikleri örüyorum