5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1128
Okunma

Çerkezim evet
Kırımdan
Bıçaklara kazınmayan öykümü
Tırnaklarımla çizdim
En çok misafir odalarını
Bekleme salonların
Özlemeyi sevmiyorum
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
hala kendime ihanet ediyorum oysa
utanıyorum çekiştirirken tenimi
ben en çok namusu sevdim
rüya ne kadarda kısa
ne yapmalı günleri
yaşadığım her yerden
dedi kodu gibi kaçışan
bilirmisin
nisanın on ikisi doğduğum
Ben yaşıma varmadan öldü babacığım
Dalıp gitmek istiyordum
Düşünceli gibi yani
Ki her kes babasını düşünüyor
Desinler diye
şiir yazamıyordum mesela
Afacan bi şeydim
şimdi dalıp gitmekten
Gülümsemeye zaman bulamıyorum
Ben doğarken ögrendim hasretin emanetini
Başımı nereye yaslayacağımı
bulamıyorum
ben en çok acıyı sevdim
yetmiş iki dilde ağıtları
anladıkça utandım
sofraya hayatı koymaları
kumdan şatoları
her şeyi oyuncak sanmayı
Her şeyin yön değiştirmesini
ben en çok tersaneleri severdim
her köşe başında saklanmış selamları
evlerin üzerinde uçmaya hazır gemileri
kan damlayan caddeleri
göğüsleri kan emdiren çiçekleri
ben en çok hüzünlü şarkıları sevdim
bugday tenli başağı
kepenkleri eteğine düşerken
Kollarını bütün çıplaklıgıyla açan
üzüm gözleri
hayallerimin yenilmez kahramanı
gemileri batmış
Bir sahilden haberler gönderen
gece yolculuğunda
kirpiklerine maskara çalan
hep gideceksin belli
bir bardak acı daha
Nisanın on ikisi
Kalbinde şafak vakti
Bir ejderha bıçağıyla saldırdı
5.0
100% (4)