2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1199
Okunma

gecenin koynuna girmeyen tohum
Gündüzün güneşini göremez
gecedeyim derinden
ellerini çek kederimden
kömür karası gözleri
sarı gelin türküsü muratlı
ayranı ekmeğe banar
nasıl yiğittir bilirmisin
patates tarlasındaki dilenci kadın
Sezara meydan okur
Namuslu insanım ciğeri
Bakır paslı kör tencere bir kader
Demir kapıları zorlar
biraz da maceracı
beğenmez yerini
sökmeden Asyadan kökünü
dört yüz atlı ile nefes verir Anadolu na
Senin ayakların ellerin fazlaca nazik
hayal edilebilecek bir beyazlık
Baykaldan toroslara soğuklarım var
Düşünen sevgili bir insan vücudun
iri kadife gözlerin ay ısığı dolu
Ebedi aşk Tanrısı zümrüd-ü anka soyu
sıcak mavi ülke Tanrısı çocuğu
senin işin ışık olmak
Gül suyu kokulu şişelere dolmak
Kokusuz yatağın ayrılığını kovmak için
her sabah şarkı söylemek
Benim çıplak ayaklarım kurşun gibi ağır
Burda Tanrılar sağır
Ve eski notalar düşük cümleler
geceye kırmızı bir manto gibi düşen
nazikçe geceye kader olan
uçan rüyaların üstü sinek dolu
senin gibi zarif ve çiçeksi değil hepsi
çocukları koşmak istiyor Anadolunun
bir ülke ki insanım katır yüklü acıda
Denizlerin mavi gözlerine güvenen yaşamı
senin kiraz tenine veda eder
ebedi mutsuzluk giyinmiş yarısı,
burada kar ve dolu var titreyen
ve dürüstçe ağlayan
yüzünü kafese hapsetmekse yaşamak
hepsi kaçaktır Anadolunun
aşını güvercine seçip ayırmak zorundasın
Ve yabani kokuları takınmak
Dalgın bakışamadan karbon monoksit yutmak,
Hindistan cevizi yok burada
üzümlerin içi çürük
büyük avuçlarında insanımın üzüm gözleri
hayaletleri dahi kaçak
5.0
100% (1)