Eğik siyah bereli fikrinin gözlerinde aşkın cenneti
Eğil yüzüme
Kaç yıl?
Umudum edebiyat tarihi
Acemi aşkın şiirine sayısız elbiseler biçiyorum
Tarifi zor söze ne hacet aşkına muhtaç et!
Zihninin eşiğinde tılsımlı düşünce
İtiraflarım, söyleyebildiklerim tanık
Ey ezilmişlik! Şimdi gizli bir deftere çiz
Acının ve aşkın göğsü sırmalı anlamı aynıdır değişmez
İçimdeki öksüz daha mı küçüldü
Bu sürgün sevda ateş kırmızısı
Bir zamanlar bozkırda cennet bağımdı
Bırakılmışlığım nereye bensiz!
Eğik siyah berelinin adresini mi soruyorsun!
İmbiğinden peşi sıra fışkırtır kahrının gamı yayılan
Boğazın sırtlarında dar bir sokak aralığında bıraktım günahını
Kaç yıldır içi hiç açılmamış çeyiz

Geçmişimi siliyor ya
Nereye bıraksam alnıma sıvanmış artık yeter!

Yollama artık duymayayım
Haberin gelmesin
Bir dolu keşkelerle uyuya kalmışım
Nice çığlık feryadı figan
Öyle masun, öyle garip yıkkınlık
Ruhunun yası var kederinde
Ruh benim, yas benim,
Bu sevgi nereye konur
Fütursuzca hıçkırık tadı varlığın
Mucize sütunları göğsüme devrildi
Sözcükler müşterek anlamıyorlar beni
Harfler aynı kökten olan imgelerini arıyorlar
Fikrin seveni yanıltmayan

Yani yüreğimde yığınsın demedin mi?
Sök sökebilirsen sök at
Yüreğimi yüreğinin üstüne koyma
Ateş felaketiydi yaşamanın
Kararlı bilgeliği beni ikna etmiyor
Suçun nedenini söylesem irkilirler
O büyük aşkın pençesinden söküp atılası
Ey gönlüm efsanevi kovuldun!
Geride bırakılan sessizlik izbelerde savrulur
Bitmeli umutların sürüsü
Döktüğüm yaşın en irisi
Öyle birden bire her an değişiyor sanki başka şey ve hep kendisi
Nasıl ıssız, nasıl karanlık
Bitti, bitti, gitti! Sonrası hiç

Ah yâr! Yâr yâr yüreğim yarılan!

Nerede eskiden söylenen şarkılar
Şimdi ki mısralar samimi değil
Hangi âşık kadehlerde dudak izi arıyor?
Öyle canım acıdı ki tırnaklarımda aşkın sızısı
Bir aşk daha karıştı hatıralar sürüsüne
Aşk uğruna törpülenmiş bir yazgı
Eğik siyah bereli gözlerinde tutsaklık aynı
Gururum mani olur bu son damla!
En az senin
Emanetim dır şimdiden sana
En güzelinden acının bir damla terinden!


KAYIP YALDIZ