33
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
6555
Okunma

Emirgân...ve baba evim...insan yılları tükettikçe anılarına daha bir dört elle
sarılıyor...Geçen günler içinde, o sevgili sokağı o sevgili evi görmeye gittim...
bir film seyredercesine kendime uzaktan baktım...mısralara bu filmin
çok az bir karesi yansısa da, sizler anlarsınız nasıl olduğumu...
_____________________________________________________________
baba evi
o sakin
malta taşlı avlular
çocuk sesimi saklayan sarmaşıklar
eski küplerde
arsızca sereserpe büyüyen sardunyalar
hüzünlü mor salkımlar
kapılar
o âşina
o sevgili
ve o şimdi örtülü kapılar
ne kadar oldu uğramadığım baba evine
nasıl özlemişim
içimi acıtır gibi eski şarkılar
güneş
halâ bin türlü oyun icat ediyor
rengi solmuş çiçekli perdelerde
dolunay
kendini asmaktan hiç vazgeçmeyecek dallarına
anlaşılan ben gibi bezgin
boşvermiş artık
aldırmıyor buna
ne halin varsa gör der gibi
akasyalar ıhlamurlar
suyu az
küçük havuzda kurumuş zamanlar
yerlerde çocuk yüzümün aksini dağıttığım küçük çakıllar
hatırlıyorum
ne eğlenirdim seyrederken
bir kanadı kırık melek heykelinin çukur gamzesine mi gizlendi
nerede o kahkahalar
ortancaların mahçup gümrah pembeliğine gizlediğim mektuplar
gidip gelip okurdum bıkmadan
ahh...
o masum kaçamaklar
ve
şimdi...
kapı eşiğine çöküp
ölene dek kalmak
ve kalkmamak istiyorum buradan
tutunmalıyım
yaslanmalıyım
bu bahçede bir yerlere gizlenmeliyim
bir ayrık otu olmaya razıyım
razıyım
mevsimler değişsin üzerimde
ve hırpalasın varsın
kar yağmur
güneş rüzgâr
yeşermek yok artık bir başka bahar
tükettim
tükendim
çırılçıplak artık en sevgili sevdâlar
yeter
kurşuni bulutlar örtün üstümü
ben
beni
beni
kimse
bulamasın istiyorum
beni bana bıraksın
beni rahat bıraksın
o hasrete küf bağlamış
acı yeşil mısralar ...
ceyda görk