7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1054
Okunma

Deli gömleğini giy
Cin aklı kur saatin zembereğine
Ve kendi saatini yarat düşlerinden
Aşk istet göğüs kafesine
Sığmaz dertlerle donat sesini
Meydanları susmuş şehirlerden çık
Küçük bir köyde olsa gir
Gir gövdenin her bir basamağından
İçtenlikli bir kavgaya girmenin hazzıyla
Muhal değil ölmenin ardından
Maskara bir mantar gibi dirilip var olmak
Gayri safisi gülmek olan bir insan yüzünden
İn eti kemiği geçerek ruha
Ruh dedimse soyulmuş soğan kokusu gibi değil
Bir atmacanın hıncı gibi
Ya da bir mevsime taşınırken umut
Gözlerinden uyanan şafağın rengiyle eşdeğer
Aynadan çık
Aşkı gir nefesinle
Müddeti dolduğunda üşü
Titreyerek dön ah hanene
Gün evvelini çoktan unuttu ya
Az daha gülmek gelmişti bir yarının içinden
Az daha sevinçle bir şarkı kotaracaktım
Kendi yarattığım bu saatin tik taklarına
Ve aşkın huyunca bir heykel gibi kalacaktım
Sevmenin o engin bahçesinde
Yok satıcı bir adamken de ben böyle haşmetliydim
Geri kalmış tutkularımla açardım kollarımı
Ayan bir gölgem vardı safımda duran
Ve ben her halükarda ona çok aşıktım
İmam hızla dolduğunda her cephemden
Kendi rengimde sevdiğim her kadına koştum
İmam o zamanlar benim aşkımdı
Hep en önde endam ederek
Çağırırdı duasına
Fıkıhsız adımlarıyla söz getiren kadar
Biperva idi sebepler üstü telkinler buyururdu
Ve çok anaçtı koynuna alırdı yalnızlığımı
Ah delilik nerdesin ey mukaddes kıvamım
Sen olsaydın en güçlü kanımda
Ben tembihsiz sesimle konuşur
Ve şiirin en delisini söylerdim