0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
39
Okunma
Varlığının Kıyısında
Zaman benden yana işlemiyor artık,
üst üste binmiş günler var;
ayırt edemiyorum hangisi dün,
hangisi biraz önce.
Bazı anlar geçip gitmiyor,
bir yerde takılı kalıyor
ve insan orada yaşlanıyor.
Birlikteyken fark etmediğim şeyleri
şimdi tek tek görüyorum.
İçindeyken anlaşılmayan,
uzaklaşınca netleşiyor.
Meğer biz konuşmayı değil,
yan yana susmayı çoğaltmışız.
O sessizlik şimdi bende yankı.
Adını içimden geçirmediğim bir an yok.
Ama bu bir çağırma değil artık,
alışkanlık.
İnsan bazı isimleri
hayatından çıkaramaz,
sadece sesini kısar.
Gün içinde normal görünüyorum,
işimi yapıyorum,
insanlarla konuşuyorum.
Ama içimde başka bir tempo var;
her şey biraz geriden geliyor.
Sanki ben buradayım
ama benden bir parça
bir yerde kalmış.
Düşünce daralıyor,
kelime kendine yer bulamıyor.
İçimde kalan,
sessizce ağırlık yapıyor.
Bir çizgi var,
geçsem kaybederim,
kalsam eksilirim.
Varlığının kıyısında, yokluğunun ortasındayım
Hiç sen’im kalmamış
Bundan sonrası
aynı yükle yürümek.
Adımlar ağır,
yol tanıdık değil.
Durmak yetmiyor,
gitmek de.
Geceler uzun gelmiyor,
derin geliyor.
Uyku bir dinlenme değil,
ara verme.
Uyanınca her şey kaldığı yerden
devam ediyor.
Hiçbir şey eksilmiyor,
hiçbir şey tamamlanmıyor.
Geçmişe dönüp bakmıyorum sık sık,
çünkü bakınca
yerinden oynuyor.
Bazı anılar sabit durmaz,
hatırlanınca yeniden şekil alır.
Ben onları olduğu gibi bırakmaya çalışıyorum.
Bir ihtimal vardı eskiden,
adı konmamış bir umut.
Şimdi umut yok,
ama tamamen yokluk da değil.
Sadece bir şeyin
olmayacağını bilmenin
sakinliği var.
Bir adım daha atılmıyor.
Ne geri var,
ne ileri.
Söz burada kendi sesini kaybediyor,
anlam duruyor.
Hiçbir şey eklenmeden,
hiçbir şey düzeltilmeden,
olduğu hâliyle kalıyor:
Varlığının kıyısında, yokluğunun ortasındayım
Hiç sen’im kalmamış
Hüseyin Erdinç
5.0
100% (3)