1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
41
Okunma
Osman altı yaşında,
elleri ceplerinden büyük.
Ceplerinde bir şey yok zaten,
ama yokluk bile ona bol geliyor.
Kız kardeşi dört yaşında,
saçlarında uykudan kalma bir kırıntı,
oyuncak diye sorulsa
annenin sesini ister belki,
ya da sıcak bir öğleden sonra.
Evde buzdolabı var,
ama içi yokluğun aynası.
Kapak her açıldığında
soğuk bir boşluk çarpıyor yüze,
süt yok,
yumurta yok,
yarın yok.
“Ne istersiniz?” diyorlar.
İnsan büyük bir şey bekliyor,
bir oyuncak ayı,
kırmızı bir kamyon,
çıngıraklı bir düş.
Osman duruyor,
kelimeleri tartıyor
ekmek gibi.
Ve en ağır olanı seçiyor.
“Dolabı doldur,” diyor Osman.
Oyuncak istemiyor.
Çocukluğunu istemiyor.
Açlığına çare istiyor.
Kız kardeşi başını sallıyor,
oyuncağı çoktan unuttuğu bir yaşta,
o da biliyor
dolap dolarsa
gece daha az ağlayacaklar.
Bazı çocuklar
masallara inanır,
bazıları dolaplara.
Ve fakirlik,
en çok
çocukların dileklerinden belli olur.
5.0
100% (4)