1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
34
Okunma
Zannettiler ki
gece, hatırlamak için vardır;
oysa bazı geceler
unutmanın provasını yapar insan.
Saatler geriye doğru yürür,
duvarlar eski sesleri saklar
ama hiçbir ses
Adresini bulmaz.
Bir oda vardı,
penceresi içeriye bakardı.
Eşyalar suskun,
ışık parıltısız.
Zaman,
masanın köşesinde çatlamış bir fincan gibi
soğurdu.
İnsan,
kendi gölgesine çarpıp dururdu
en çok burada.
Bazıları beklemeyi öğrendi,
bazıları beklerken ölmeyi.
Bir söz söylenmeden büyüdü aramız,
bir ad anılmadan uzaklaştı yüzler.
Hayat,
ertelenmiş cümlelerle dolu bir defterdi;
sayfaları çevirdikçe
yazı değil, boşluk artardı.
Bir başka yalnızlık vardı burada,
kalabalıklarla ilgisi olmayan.
Kendi içini aşamayanların
sessizce taşıdığı.
Ne bir inançla örtülebilen
ne de inkârla silinebilen.
İnsan,
kendi yükünü
kendi omzunda tanırdı.
Ve anladık ki
bazı şiirler
kimseye seslenmez,
sadece durur.
Bir eşik gibi.
Geçersen değişirsin,
kalırsan eksik.
Sonunda kelimeler yorulur,
ses göğe doğru incelir,
eski bir söyleyişle
umut bırakılır boşluğa.
Dağılmış vakitlerimize sabır ver, Ya Rab
Kalan ne varsa içimizde, tamamla, Ya Rab
5.0
100% (2)