3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
932
Okunma

yorgun ve yorucu bir akşam
gibi geçerken ruhumdan
iğneli sessizlikleri aşkın
bedelini sorgulayan bir mahni söylendi
gün evvelinde yoktu su
akmayan damarda kilitli kalmış bir uykudaydı
“ricacı sebeplerini getiredur ey akıl
sen ilikli kadınlığını sus hala”
şiir kör meydanlarını tuttu yeniden
denenmek için hedefinde
sağıldı geçti ömrümün içinden bir kez
daha yürümeden kelime dilime
dil kemiğini yuttu hevesin
haydi harbi dur bu meclise
süslü piyadelerinle koru şiir efelerini
güllerin efendisi gerilirken kalbe
sığınağını terk et ey erk
başucuma koydum ilkin sesini
gövdesi tamamlanmış düşüncelerimi
ve soygun yerlerime değen üşümüş bir yalnızlıkla
yer verdim yorganın altında
mavi sultalı hayallerime meydan okutarak
derin saygınlığını getiren bu zamana
daldım çalınan sokak kapısına aldırmadan
şerbetli dediler ilkin mecrasından çıkarken felaketim
dilberi dediler hapsolunmuş üretkenliklere
ah konu bu değilken aslında
daha derin meseleler varken ayaklarımın dibinde
dünyalık kerttiler etimden
şehir vayvelasını açtı ufkuna
denizler tebsirdi gök tek başına indi
yangın kederli mihnetimi hatırladığım
rüyalarımda saklandığım bu mevsimde
kıymete bindi kıyamet
aynası yok bir zaman diliminden
geri çağırdığım tek mutluluk
sendin ey sessizlik
uyandırdın beni paldır küldür
içimden koşup gelerek
bir asi kan gibi