20
Yorum
62
Beğeni
4,9
Puan
710
Okunma


Odamda biriken günışığı tozuydu yalnızlık,
Aslında hiçbir yere gitmeyen bir yolun başlangıcı.
Bir tren düdüğü çalsa da içimde,
Hep aynı istasyonda bekliyordu parmak uçlarım.
Sen, unutulmuş bir denizin kıyısında duran,
Yüzü rüzgâra dönük o yorgun geminin adı.
Her dalga seni alıp benden uzağa götürdü sanırken,
Bütün tuzlu sular kalbimde birikmiş meğer.
Parmaklıklar arasından sızan hüzünlü bir melodi gibi,
Geçmişi dinliyorum şimdi, titrek bir mum ışığında.
Zamanın kumaşında bir yırtık,
Ve oradan akan o eski, tanıdık hüzün.
Şimdi sadece bir nefeslik mola bu şehir,
Gözlerimi kapatsam uçurum sanacağım kadar mavi.
Ve ben o boşlukta, elimi uzatıp yakalamaya çalışıyorum,
Senin benden kalan, havada asılı duran en son gülüşünü.
Şimdi o boşlukta bir yankı var, eski bir şarkının yarım kalmış notası.
Pencereden sızan yağmurun sesi, senin adını fısıldar gibi.
Her damla, unutulmuş bir sözleşme, yeminlerimizin paslı anahtarı.
Ve ben o anahtarla açılmayacak kapıları zorluyorum hâlâ,
Belki ardında o ilk karşılaşmanın telaşı duruyordur diye.
Gecenin mürekkebi dökülürken gökyüzüne,
Benim içimde yanan fenerin ışığı giderek azalıyor.
Dünya dönmeye devam etsin, hızlı ve acımasız,
Bana ait olan tek hız, kalbimin atışlarındaki düzensizlik.
Herkesin telaşı varken bir yöne doğru koşmanın,
Benim payıma düşen, sessizce durup dağılmamış sisleri seyretmek.
Yazılmış mektuplar birikti masamda,
Hepsi sana dair, hepsi ’neden’lerle dolu.
Oysa en büyük cevap, o günkü suskunluğumuzda gizliydi.
Kelimeler, köprü kurmak yerine duvar örmüş aramızda.
Şimdi birer hayalet gibiler, okusam da anlamları yitmiş.
Sadece mürekkebin kokusu,
o anki çaresizliği hatırlatır bana.!
Bir zamanlar geleceğin dokunduğu her yer,
Şimdi kuru bir toprağa dönmüş, çatlaklar içinde.
O büyük, yeşil umut ağacını rüzgâr almış götürmüş.
Geriye sadece gölgesi kalmış, soğuk ve aşılmaz.
Ben o gölgenin altında bekleyen, sonbahar yaprağı,
Biliyorum, düşüşüm de sessiz olacak, tıpkı gidişin gibi.
Artık ne liman ne gemi, ne de kıyı var.
Sadece büyük bir deniz, kendime doğru akan.
Her şeyi içerisine çeken dipsiz bir mavi.
Ve ben, o denizin dibinde bir inciyim belki,
Kimsenin bulamayacağı kadar derinlerde parlayan.
Ta ki o son dalga gelip, beni de tamamen çözene dek.
Ve o son dalga geldiğinde anladım;
Ne bir geri dönüş bileti, ne de bir elveda sesi vardı.
Sadece sensizliğin ağır, siyah kumaşı,
Tüm ışıkları yutarak üzerime örtüldü.
Son iz, kalbimdeki kırık bir aynanın yansımasıydı.
Cemre Yaman
5.0
97% (28)
3.0
3% (1)