10
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
178
Okunma

Kaç hece? İki mi, üç mü, dört mü?
Bir cümlenin sığlığına gizlenen bu dipsiz kuyu.
Öyle kısacık, dudaktan dökülüp bitiveren bir fısıltı,
Oysa ardında kalan enkaz, şehirler boyu yürüdü.
"Gitme"nin yedi harfli ağırlığı göğsüme çöktü,
"Hoşça kal"ın buzdan bir eldiveni yüzümü örttü.
Veda, söylenen söz değilmiş meğer bu fiyaskoda,
Sonsuza dek susulması gereken o son, isyan anıdır.
— • —
Sana verilen bütün sözler, bir mızrak ucu şimdi,
Kalbimdeki son sığınağı delip geçmekte.
Ben, cam kırıklarından taç giymiş bir isyancıyım,
O yalın hecelere karşı direnmekteyim.
Titreşen perdenin gölgesinde bekleyiş sona erdi,
Zamanın nabzını durduran yelkovanı kıran benim.
Gözlerimde biriken bütün denizleri geri çağırıyorum,
Ne bir damla tuzlu su, ne bir damla merhamet kaldı.
— • —
Her şey bir yalandı; kelimelerden örülmüş bir ağ,
Vaatlerden ve sonsuz sandığımız yeminlerden kurulu.
Halden anlamayana düşünce gönlüm,
Gördün mü, nasıl da acının çöplüğüne döndü yüreğim?
Ve o veda, bu büyük yanılsamanın son perdesiydi,
Hafifliğiyle bile bu acıya ihanet etti.
Bu matemin hesabını basite indirgemeyeceğim,
Çünkü vedanın tartısı hecelerle değil,
Yitirilenlerin gölgesinde, yakılan şehirlerle ölçülür.
— • —
Ne kadar sade bir eylem; arkanı dönüp gitmek.
Ne kadar şiddetli bir sonuç; ruhun darmadağın dağılması.
Biz ki, her şeyi en ağırından, en derinden yaşamışken,
Bitişi niye bu kadar kibirli ve hafif kıldık?
Bir "elveda," binlerce anıyı nasıl silmeye kalkar?
İki kelime, bir ömrün defterini nasıl kapatır?
İşte benim isyanım budur; o defter asla kapanmayacak,
Her sayfası, her kelimesi senin üzerine yıkılacak.
— • —
Yol ver bütün gitmeler senin olsun.
Kaç! Koş o adımlarla, ne kadar uzağa gidersen git.
Unutmak için attığın her telaşlı adımın sesi, bir zincir,
Boş odalarımızın yankısı olacak, seni geri çağıracak.
Ben artık o moloz yığınının pasif bekçisi değilim,
Ben, o kırık katedralin tavanını çökerten fırtınanın ta kendisiyim.
O sessizlikte bile hakikati haykıran, göğsünde
Hesaplaşmanın keskin bıçağını taşıyan benim.
— • —
Ne bir özür sözü, ne de harcanmış bir tek gözyaşı,
Senin adını bu büyük ihanetten temize çekmeye yetmeyecek.
Çünkü bazı yaralar, zamanın merhemiyle değil,
Ancak bu isyanın ateşiyle, yakarak kapanır.
Benim içimde taşıdığın bu devasa yıkım,
Omuzlarımdaki bu koca, harabe şehir,
Senin kolayca hafiflettiğin vicdanından çok daha ağırdır.
— • —
Ve benim bu isyankâr suskunluğum,
Seni en sığ uykunda bile bulacak.
O iki heceli vedanın çığlığı,
Sana ait olan her anıyı esir alacak.
Ve geride kalan bu yürek seni yine en güzel dualarla yab edecek unutma.
O, dudaklarda donan o son ’âh’ın nefesidir;
Ve bu harabe şehrin, susturulmuş ebedi yasıdır.
Cemre Yaman
5.0
100% (13)