10
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
166
Okunma

Oysa her adımda, bir gök gürültüsü saklıydı, dinlenmeyip
Sana koşan.!
Bu, adını koyamadığım bir vuslatın coğrafyasıydı bize,
Tüm yeminlerin başladığı, nefesin bile adını fısıldadığı yer.
Gözümü kapattığım her an, gülüşün bir yıldız gibi doğuyor,
Ama yıldızlar sadece hatıralardır, dokunulmazlar.
Dudağımda kalan ilk öpücüğün tadı kadar gerçeksin,
Ama o tadı unuttuğum an, yokluğun bir kâbusa döner.
Unutuş, paramparça bir ayna, her sabah yüzüme baktığım.
Çünkü her damla gözyaşı, senin beni terk ettiğin yeri işaret eder.
Bir kalp atışı gibi kesik kesik yanıp sönüyor içimdeki umut,
Uzun sessizliklerle, yetmiyor ruhuma yol göstermeye.
Ben aşkın girdabında, direği kırık bir gemiyim,
Sadece yaramın sızısı ve adının yankısı rehberim.
"Seni seviyorum" dediğin o son mektubun kokusu,
Hâlâ tenimde gizli, dinmeyen bir melodi gibi.
Ne zaman rüzgâr esse, o anki heyecan geri gelir,
Ve ben yeniden o bakışta kaybolurum, donmuş bir tutku karesinde.
Hafıza, incecik ipek bir kumaş, altında tüm ihtirasımız.
Onu tutmaya korkuyorum, yırtılacak diye değil,
Tekrar o yakıcı ateşe düşmekten de değil.
Korkum; düştüğümde, yanacak bir ruhumun kalmaması.
Yalnızlığıma sızan bir bahar yağmurunun sesi var şimdi.
O da benim gibi çaresiz, nereye akacağını bilmeyen.
Biliyorum, her yeni mevsim bir ayrılıktır; her uyanışım ise,
O büyük boşluğa, sana ait bir nefesi arayışın çaresiz imzasıdır.
Benim zamanım, sana adanmış ama yaşanmamış anlar.
Mühürlenmiş hisler, söylenmemiş vedalar... Bütün saniyeler durdu,
Sadece sensizliğin acı tatlı ağırlığı sürüyor.
O ağırlık ki, ne hafifletebilir ne de yok edebilirim.
Şimdi bütün yollar dikenli, geri dönüşü olmayan.
Bana gelen aşk, bir sisin içine çizilmiş meçhul bir çizgi.
Ve ben, o çizgiyi kalbimle yoklayan,
Artık ne bittiğini, ne de yeniden başlayacağını bilen bir mecbur.
Bu kırık pusula, benden sana kalan son yadigâr.
Cemre Yaman
5.0
100% (11)