2
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
194
Okunma

Ben Çiçek…
Adımın narinliğine aldanıp
yüreğimin taşıdığı yangınları kimseler bilmezken,
bir ömrü köklerimle toprağa yaslayıp
sevdanın güneşiyle büyümeyi diledim de
kimselere söyleyemedim bunu…
Sorar mısın ey gönlüm,
bir çiçek nasıl bunca ateşi taşır da
yapraklarını savurmaz rüzgâra?
Bilmem…
Belki de aşkın, beni solduracağını bile bile
yine de sana dönmekten vazgeçtirmeyen o tuhaf kudretindendir…
Ben Çiçek…
Geceleri çiy taneleri sanılır gözyaşlarım,
oysa ben her gece içimi dökerim
Gelir misin? diye sormadan,
Gelsen ne olur? diye cevap beklemeden.
Sevda dedikleri kök gibi,
toprağın en karanlık yerine gizlenip
en çok orada filizlenen bir sırmış meğer…
Ben de senin toprağına eğildim,
bilmeden…
Bilerek…
Belki de isteyerek kayboldum sende.
Ve bak şimdi,
adım Çiçek,
gölgen sevdam,
sesin meltemim olmuş,
dokunamadıkça daha çok çoğalıyorum içimdeki sana.
Ben Çiçek…
Sana doğru büyüyen,
ama sana değdikçe yanacağını bilen o mahcup duygunun adıyım.
Sevdiğim insana uzak duramam,
ama yakınlaştıkça solmaktan korkarım;
işte bundan devrik yaşıyor cümlelerim.
Duy beni ey sevgili…
Çiçekler konuşmaz sanırsın,
oysa ben seni anlatırken
baharlar bile susar,
rüzgâr bile diz çöker,
toprak bile kabul eder içimdeki sızıyı.
Ben Çiçek…
Sana her baktığımda yeniden açan,
her düşündüğümde yeniden kanayan,
her sustuğumda yeniden büyüyen o aşkın
ta kendisiyim.
Ben Çiçek...
5.0
100% (9)