0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
39
Okunma
Benim sessizliğimi anlamak, bir geceyi karanlıkta yürümek kadar zordur.
Suskunluğumda binlerce kırık hayal, söylenmemiş binlerce söz saklıdır.
Kırgınlığım, içinde fırtınalar kopan bir deniz gibidir; dışarıdan sakin görünür ama içinde kaybolursun.
Ben susarken, dünya sustuğumu sanır; oysa ben her kelimede biraz daha kırılır, biraz daha yok olurum.
Beni anlamayan, bu sessiz çığlığımı da duymaz, bu kanayan yaramı da göremez.
Çünkü benim susuşum, kelimelerin en acı hali, en ağır yüküdür.
Ve bu yükü taşımak, ömür boyu süren bir ceza gibidir.
Sessizliğimden kork, çünkü orada en karanlık yanlarım saklıdır.
Gözlerimi kapattığımda bile kaçamadığım hayaletler gibi, kırgınlıklarım ruhuma yapışır.
Her susuşum, kalbimde açılan yeni bir yara; her kelimesiz an, içimde bir fırtına.
Benim suskunluğum, yıkılmış umutların ardından yükselen sessizliktir.
Anlamayanlar bilmez, bu sessizlik yıkmaz ama tüketir, derinlerde beni yok eder.
Ve ben, o sessizliğin içinde kaybolmuş bir ruhum artık;
Sözcüklerin gücü tükendiğinde, sessizlik en derin acının ta kendisidir.
Suskunluğumun derinliklerinde boğulurken,
Her nefesimde bir parça daha kırılırım,
Görmeyen gözlere ne fayda anlatmanın?
Kırgınlığımın ağırlığı, sessizliğimin gölgesinde büyür.
Duymazsan, anlamazsan, o zaman bil ki
Ben susarken, içimde fırtınalar kopuyor,
Binlerce sözcük yitik,
Ve ben her sessizlikte biraz daha kayboluyorum.
Kelimeler susar, ama yürek hiç susmaz,
O acıyı taşıyanlar bilir, sessizlik en derin çığlıktır.
Ve ben, susmakla sevdim, susmakla yandım,
Anlamayanlar için sadece bir sessizlik…
Ama bilen bilir, o sessizlik bir ağıt,
Bir yürek yangını, bir sonun başlangıcıdır.
Suskunluğumun altında ezilen bir dünya var,
Her sessizlik, bir kapanış,
Gömüyorum umutlarımı,
Kendimi, her defasında yeniden yok olmaya bırakıyorum.
Beni anlamayanın vicdanında yer yok,
Çünkü benim kırgınlığım, onların göremediği derinlikte bir sır.
Ve ben o sırla yaşarım,
Can çekişen sessizlikle, içimdeki yangını saklarım.
Kimse bilmez benim sustuğum anlarda kaç kere öldüğümü,
Kaç kere yeniden var olmaya çalıştığımı.
Ama artık yoruldum,
Susmak da yetmiyor;
Yok olup gitmek istiyorum,
Hiçbir iz bırakmadan,
Sessizce, ama ağır ağır...
Ve sonunda,
Suskunluğumun içinde kaybolan ben,
Kendime ördüm duvarlarımı,
Kırgınlığımı, derinlerde sonsuzluğa bıraktım.
Artık ne beklerim ne ararım,
Çünkü bu dünyada benim sesimi duyan yok,
Anlamayanlar için sustum,
Ama sustuğum yerde bile yalnız kaldım.
Beni bilenler anlasın diye değil,
Kendimi unutmak için susuyorum,
Çünkü susmak,
Kendi içinde ölmektir.
Ve ben,
Sessizliğin en karanlık köşesinde,
Yavaşça yok olmaya razıyım…