0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
58
Okunma
Radyoda bir şarkı çalar,
sen çayını ayrı yudumlarsın,
özenle uzak duruyor birbirinden
sen gibi
ya da ben gibi
iki suskun yolcunun bakışı.
Bir ses değiyor içime—
sanki yoldan geçen rüzgâr değil,
çocukluğumun küflenmiş kapısını aralayan
bir eski melodi.
Dizlerin titrer ya bazen,
yürümeye hazır bir hüzün birikir ya göğsünde,
işte öyle çöker üstüme şarkının gölgesi.
Sana bir adım,
kendime bin yıl uzaklıkla dolu bir akşam.
Bir fincanın buğusunda kaybolur yüzün,
her nefesimde
bakışlarının ürkek ateşi yanar söner
yanar
söner
ve ben her seferinde çoğalırım eksilerek.
Belki aynı masaya otursak
iki kelimenin arasına saklanırsın,
ben sesinin çatlağına.
Birbirimizin gözünde tedirgin dolaşan
iki yalnız karaltı gibi dururuz,
birbirine değemeyen iki su damlası,
karanlıkta yönünü şaşırmış birer yıldız.
Duysam—
şu şarkı biraz daha uzasa,
sen çayını biraz daha ağır yudumlasan,
belki kelimeler çözülür,
belki ellerimiz tereddüdün kıyısından
aynı hayalin içine düşer.
Ama öyle olmuyor.
Zaman, bizi birbirimize çarpmadan taşıyan
garip bir ırmak gibi akıyor.
Her dönüşünde
biraz daha soluyor yüzümüzdeki umut,
biraz daha beliriyor suskunluğumuzun sınırı.
Ve yine de,
her akşam aynı saatte,
aynı şarkının başka bir yerinde
kalbim ürperiyor.
Bir adını duyar gibi oluyorum
radyonun parazitinde,
sanki dünyanın tüm kırgınlıkları
tek bir hecede toplanmış gibi…
Biliyorum,
sen başka masalarda,
ben başka yaraların gölgesinde
aynı şarkıya denk geliyoruz belki—
ve aynı anda bir yerimiz sızlıyor.
Çünkü bu uzaklık,
bizden kaçan bir kader değil artık:
birbirimize söyleyemediğimiz
bütün cümlelerin yankısı.
Ne ileri gidebiliyoruz ne geri,
arada bir yerde kalmış iki yarım nefesiz.
Ve şarkı bittiğinde anlıyorum:
sana hiç yaklaşamadığım her an
beni sana biraz daha bağlıyor,
senin bana hiç dönmediğin her sessizlik
içimde başka bir kapıyı kilitliyor.
Ben yine de dinliyorum.
Belki bir gün,
aynı şarkının aynı yerinde
birbirimize dokunur
bir anlığına dünyayı unuturuz.
Belki o gün,
çayının buğusu değil
sesinin sıcaklığı vurur yüzüme.
Ama o güne kadar
radyoda bir şarkı çalar,
ve biz
aynı uzaklığın iki yanında
aynı yarayı taşımaya devam ederiz.
Kadir TURGUT