0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
20
Okunma
Bir ömür…
Öyle uzun sanmıştım ki yılları,
Her saniyesi sonsuz bir deniz gibi,
Ama şimdi görüyorum ki
Denizin dalgaları bile
Bir nefes kadar kısa,
Ve ben o nefesi yanlış ellerde harcamışım.
Kimi insanlar var,
Ömrünü değmeyecek taşlara, çakıllara harcıyor insan.
Ve sen farkında olmadan
Onlara hayatını veriyorsun,
Geriye kalan kendi yüreğin…
Sarı bir yaprak gibi rüzgârda savruluyor,
Boşa geçen zamanın ağırlığı omuzlarını kırıyor.
Ne garip…
Yıllar uzun görünür ama
Yanlış kalpler için ömür bile yetmiyor.
Bir gülüş uğruna
Bin defa kendini yakıyorsun,
Bir söz uğruna
Ömründen çalıyorlar,
Ve farkında bile olmadan
Kendi hayatını çalıyor insan.
Ben de çaldım kendi ömrümü…
Değmeyecek yüreklere, dönmeyecek ellere,
Sessiz çığlıklarımla dolu gecelere.
Saatler, günler, yıllar…
Hepsi bir taş yığını gibi ağırdı,
Ama şimdi dönüp bakıyorum,
Bütün o yıllar bir avuç kum kadar kısa,
Ve kaybettiklerim…
Sayısız ama değersiz.
Ah, keşke desin insan,
Ama “keşke” de yetmiyor bazen.
Çünkü zaman geri gelmiyor,
Ve insan kendi ömrünü
Boşa harcadığını anladığında
Gerçek kıyameti yaşıyor:
Kendine, kendinden başka kimse suçlu değil.
Bugün öğrendim ki
Hayatın en büyük israfı
Yanlış insanlara verilecek ömürmüş.
Ve ben…
Bir daha kimse için tükenmeyecek,
Bir daha boşuna yaşamayacak.
Çünkü yıllar uzun değil,
Yanlış insanlar uzun hissettiriyor sadece.
Doğru yerde, doğru insanla,
Bir nefes bile yeter yaşamaya…
Ama yanlışta,
Bin yıl da geçse yetmiyor,
Yeterince dolmuyor içindeki boşluk.
Ve ben…
Son kez söylüyorum kendime:
Bir ömür daha boşa gitmeyecek,
Bir saniye bile değmeyecek insan için harcanmayacak.
Çünkü öğrendim sonunda:
Hayat uzun değil…
Yanlış insana verildiğinde sadece ağır…
Doğru insanda ise,
Bir ömür yetmiyor yaşanmaya.
Kadir TURGUT