0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
63
Okunma
Yandım… külümden bile utanır oldu gece,
Bir ben kaldım, bir de sensizliğin sesi içimde.
Adını anarken titriyor dudaklarım hâlâ,
Sevdan, bir yara gibi kanar gecelerce.
Gözlerimde kaldı gidişinin izi,
Ne sana küsebiliyorum, ne kendime.
Bir zamanlar cennet kokardı ellerin,
Şimdi cehennem ateşi gibi düşer üstüme.
Bir umutla bekledim, dönersin sandım,
Her yağmurda seni, her nefeste andım.
Ama sen çoktan unuttun, ben hâlâ yanarım,
Yokluğunla yaşamak bile kaderim sandım.
Aşkımız gömüldü sessiz bir mezara,
Ne bir çiçek açtı, ne dua okundu ardına.
Ben hâlâ oradayım, taş gibi donmuş,
Bir sen eksiksin, bir de “biz”in hatırası başucumda.
Bir yemin ettim kalbime,
Bir daha kimseye güvenmem diye.
Ama ne fayda… her gece sen varsın,
Gözüm kapansa bile düşersin hayalime.
Giden sen, yıkılan ben oldum,
Kırık bir aynada kaldı yüzümün yarısı.
Bir yarım sensin, ulaşamadığım,
Bir yarım ben, suskun, kül gibi yaralı.
Söyle, sevda bu kadar mı çabuk eskir?
Bir ömür dedik, bir veda kadar mı biter?
Ben hâlâ aynı yerde beklerken seni,
Sen başka kollarda mı ısındın yeter?
Kaderin cilvesi mi, yoksa cezası mı bu?
Ağlıyorum yine, sessizliğin ortasında.
Bir kaybolan aşk, bir ben kaldım,
İkimizden geriye, yürek kaldı paramparça
Artık ne adını anar dilim,
Ne de gözüm yaş döker ardından.
Bir aşk vardı, kül oldu sessizce,
Ben yandım, sen baktın uzaktan.
Kalbim seni değil, acını ezberledi,
Her nefesin içimde izi kaldı.
Bir daha kimse dokunamaz o yere,
Orası senden sonra mezar kaldı.
Ne sen dönebilirsin artık,
Ne ben o saf halime.
Sevda dediğin bir defa ölür,
Ve biz gömdük kendi elimizle.
Şimdi ne fark eder kim haklıydı,
Kim daha çok sevdi, kim gitti diye…
Bir zaman “biz” vardık,
Şimdi sadece ben varım,
Bir de… kaybolan aşkın sessizliği...