2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
106
Okunma
Küçük bir çocuğun kalbine gizlenmiş bütün hayatım;
renk renk insan sûretleriyle dolu bir âlem o.
bazen siyahı öyle korkunç bulurum ki,
çıplaklığını, bir rüzgâr misali önüme katıp götürmek isterim.
Kimseler bilmez,
dallarda çürüyüp yere düşen yaprağın nedenini, niçinini...
ben ise çamura bulanıp,
suyun akışında arındığı diyarlara varmakla meşgulüm.
“Olur mu öyle şey?” demeyin,
Ayaklarına takılan kaderle sakar bir kadınım ben.
taşlardan dizilmiş bir ev,
ve iki kırık oyuncak selamlar beni;
avuçlarımda gizlediğim birkaç saç telinin hatırına...
Bir dünya dolusu kirlilik,
yol kenarlarına,
hatta evlerin duvarlarına izlerini bırakır.
Şimdi ben,
kendimden yarım bıraktıklarıma dönüp
nasıl yüz çevireyim?
öyle kolay mı sandınız
kırık testinin hikâyesini?
kıranı unutmak mümkün mü hiç?..
Günün ölçeği çok ağır bu saatlerde;
ve ben,
kendimin kollarına
kendimin sarıldığı bir yerdeyim.
Bakışlarımın sahiplendiği aynadaki yüzüm...
bu saatten sonra,
karanlığın getireceği başka bir karanlığı ister mi?.
Aşk, bir savaşın içine sürüklerken beni;
Savunmasız çocukluğumun çığlıklarını unutmamak en acısı...
Geri dönüşün
Bir sabahı akşam olmuyorsa,
Ben yokum...
28-10-2025
ist
5.0
100% (5)