0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
40
Okunma

Bu aşk, bir deniz kenarı sabahı gibi.
Tuzlu, ferahlatıcı ve kaçınılmaz.
Ne zaman düşünsem seni,
burnuma o tanıdık koku gelir:
Yosun kokulu mavi aşk.
Okyanusun dibinde
sessizce büyüyen bir yosun gibi,
derinlerde, kimsenin bilmediği yerde filizlendi.
Ne parlak bir çiçek, ne gösterişli bir ağaç.
Sadece sürekli bir varoluş,
dalgaların dövdüğü kayalara tutunmuş.
Mavisi,
senin gözlerinden değil,
sonsuzluğun kendisinden alınmış.
Bir yaz göğünün değil,
kış fırtınasının hemen öncesindeki
o koyu, o ağır, o büyülü mavi.
Ve yosun kokusu...
Toprağa değil, suya ait olmanın kokusu.
Islaklığın, gizemin,
biraz da çözülmenin kokusu.
Bu koku, bana unuttuğum her şeyi hatırlatır:
Basitliği,
sessizliği,
ve bir şeye tamamen
ait olmanın
huzur dolu ağırlığını.
Sen,
benim ruhumun kıyısına vuran
en temiz dalgasın.
Getirdiğin her şey,
biraz yosunlu, biraz kumlu.
Ama hepsi
gerçek.
Ve hepsi
derin.
Seninle, ben,
o ilk varoluşun
mavi ve ıslak sırrına
geri dönüyorum.
Hüseyin TURHAL