2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
37
Okunma

Sabahın erken saatleri, bir perşembe
Maviye boyanmış limanın ıslak kaldırımında,
Gözlerimi kapatsam da içimde açılıyor
O sonsuz, tuzlu, yosunlu perde.
Bir nefes çekiyorum ciğerlerime, derince,
Gelip geçen gemilerin paslı gövdesinden,
Eski balıkçı ağlarının güneşte kurumuş ipliklerinden
Süzülüp gelen, tanıdık bir anı.
Bu koku; çocukluğumun koşuşturmacası,
Eriyen dondurma lekesi, kaybolan kumdan kale.
Fırtınanın gelişi, martının çığlığı.
Sonsuzluğa atılan bir taşın sesi, suyun içinde.
Deniz kokusu,
Asla bitmeyen bir veda, ama her an yeni bir başlangıç.
Taşıdığın sırlar ne olursa olsun,
Sen hep aynı hırçın, aynı dingin rüyasın.
Bütün dertlerimi alıp götüren o derin,
O tuzlu, o mavi esinti.
5.0
100% (2)