4
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
214
Okunma
Bir zamanlar, Anadolu’nun göğsünde bir ev vardı,
Perdeleri sabahları dua gibi açılır,
Akşamları ezanla kapanırdı usulca.
O evde bir hanımefendi yaşardı;
Sessizliğe isim, inceliğe nefes verenlerden.
O, inceliğin adının kendisiydi.
Sahi, bir hanımın zarafeti hangi aynada görünür,
Hangisinde gizlenirdi?
Bir ipek mendilin ucunda mıydı onun vakarının izi,
Yoksa fincanın kulpuna dokunuşundaki sessizlikte mi?
Günleri; eski radyolardan taşan nağmelerle başlar,
Biraz Müzeyyen, biraz Zeki Müren,
Biraz da kendi kalbinin ince sızısı…
Sonra pencerenin önünde bir defter,
Yeşil kaplı, kenarına çiçekler çizilmiş,
Sayfaları kâğıt değil sanki, sükûttan dokunmuş.
Yazar mıydı?
Yazardı.
Ama kendine.
Bir harfin kenarına dua, bir noktanın ardına sükût bırakırdı.
Rabbim, derdi, kalemi sevapla yazdır, günahla değil.
Ve yazdıkça susardı.
Sustukça yazardı.
Peki sever miydi okumayı?
Hem de nasıl…
Yastığının altına kitap koyanlardan,
Sanki kelimeler geceleri melekleşsin de
Rüyasında ayet okusun diye.
Okudukça büyürdü içinde bir şey
Ne tam dünya, ne tam ukbâ...
Bir orta hâl, bir hâlet-i rûhiye…
Bir "belki" hâli, belki de bir "amin" uzantısı.
Bazen komşu hanımlar gelir,
El işi konuşur, tarif sorar, kahve içerlerdi.
O ise onların arasında,
Kelimelerden ipek işlerdi sessizce.
"Ne güzel kalbin var " derlerdi,
O ise gülümserdi yalnızca.
Peki hiç kırılır mıydı?
Kırılırdı elbet.
İnsandı o da.
Ama kırıldığını kimse bilmezdi.
Kırığı da zarif olurdu onun,
Bir vazo düşse sessizce,
Kırık parçaları bile dua gibi kokardı.
Akşam olurdu sonra.
Esen rüzgârla perde hafifçe salınır,
O ise ellerini dizlerine koyar,
Göğe bakar,
Ve sorardı:
Ya Rab…
Şiir midir şu ömrüm?
Yoksa senin sessiz bir imtihanın mı?
Bir cevap gelirdi
Belki rüzgârın içinde,
Belki kalbinin kıyısında bir ürpertiyle:
Yaz Havva…
Çünkü yazmak da bir ibadettir bazen.
Ve o yazardı.
Sadelikten saraylar kurar,
Bir mısrada yüzyılları ağırlar,
Bir virgülle dünyadan geçerdi.
Derdi ki son satırda:
Ben, zamana zarafetle direnen bir ev hanımıyım.
Ne kalemim modern, ne gönlüm eski;
Sadece her harfimde, Rabbimin adını gizledim.
Ve ışıklar sönerdi evinde.
Ama bir mum hep yanardı o masada
Bir hanımefendinin kalbinde sönmeyen edep gibi.
5.0
100% (11)