2
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
119
Okunma
O sabah, valizini toplamadan gitti.
Bir insan bazen hiçbir şeyini almadan da gidebilir; çünkü asıl gitmek, eşyadan değil, kendinden başlamaktır.Arkasında bıraktığı odada hâlâ onun nefesi vardı.
Pencereyi açamadım. Gitmesin istedim o nefes, biraz daha kalsın…
Belki döner, dedim. Dönmedi.Aşık olmak, sürgün yemiş gibiydi.
Kendimi ondan değil, dünyadan sürgün ettim.
Kahveler hep soğuk, kitaplar hep yarım kaldı.
Her sabah aynı adrese mektup yazdım, ama hiçbirini yollamadım.
Çünkü o mektuplar aslında ona değil, kendimeydi.Bir gün, eski bir defterin arasında bir not buldum: “Sevgi bazen korkudur.”
O yazmıştı, o güzel yüreğiyle.
Belki o da korktu, sevilmekten, ya da sevmekten.
Evliydik oysaki... Zaten onundum.
Ama demek ki yüreğindeki hesaplaşma bitmemişti.
Ve o, yine yenilmişti gururuna.
Gitmeyi seçmişti arkasına bile bakmadan..O an anladım: Biz hiç başlamamış bir aşkın enkazında birbirimizi arıyorduk.
Ve imza, bizi birbirimizde tutmaya yetmemişti.Artık ne onu suçlayabiliyorum,
ne de kendimi affedebiliyorum.
Ben kendi kalbime hapsoldum,
o ise uzak bir şehirde özgürlüğüne karıştı.Yine de bazen, rüzgârın sesinde onun adını duyar gibi oluyorum.
Ve her defasında içimden bir cümle yankılanıyor:“Sürgün bitti sanmıştım, meğer hâlâ yoldaymışım.
Bu yol asla bitmeyecek… Çünkü onu hâlâ çok seviyorum.”
5.0
100% (5)