5
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
168
Okunma

Ve kadın yine yarım kaldı.
Geçmişine döndü, baktı.
Çocukluğu gözlerinin önüne geldi.
Boynunu büktü… ve sustu.
Sonra, beyninin içinde yankılanan o sesi duydu:
“Geçti…
Büyüdün. Artık yarım değilsin.
İçinde eksilttiklerini, olgunluğunla ve bilgeliğinle tamamladın sen.
O küçücük kız çocuğu değilsin artık.
Koskoca bir kadınsın.
Bir anne…
Yeri geldiğinde bir eş,
yeri geldiğinde toplumu inşa eden kocaman, cesur bir yüreksin.
Korkma!
Yalnız değilsin.
Senin gibi nice koca yürekli, cesur kadın var.
Hiç yaşama boyun eğmemiş,
hiçbir harama değmemiş,
asla kendinden taviz vermemiş kadınlar…
Savaşta bile cephede savaşmış,
hayatın her alanında mücadele etmiş nice kadın.
En basitinden sen bir annesin.
Anne…
Ayakları öpülesi, cennetin kapısını aralamış bir anne.
Kendine asla haksızlık etme.
Asla küsme hayata.
Asla boynunu bükme.
Üzülme."
Kadın, kendi kendine yetebilmenin gücüyle ayağa kalktı.
Gülümsedi.
Ve kendi kendine haykırdı:
" Yeniden başlıyorum!
Sıfırdan.
Bir erkeğin asla cesaret edemeyeceği kadar özgüvenle, inançla, güçle…
Yeniden inşa edeceğim sabırla.
Bu sefer tamamlanmış halimle,
kendimden daha emin bir şekilde,
ses getiren adımlar atacağım.
Çünkü ben bir kadınım!
Çünkü ben bir anneyim!
Çünkü ben cesaretin ta kendisiyim!”
5.0
100% (6)