1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
94
Okunma
Sevgili hiçkimse,
Bu satırları yazarken elim titriyor.
Kalbim, sanki göğsümden çıkmak ister gibi atıyor,
Ama dışarıda bir tek ses yok,
Bir yankı bile yok bu sessizliğin içinde.
Bazen düşünüyorum;
İnsan nasıl olur da bu kadar dolup da susabilir?
Bağırmak isterim, adını bile bilmediğim birine,
“Yardım et!” demek isterim,
Ama dudaklarımda cümleler donuyor,
Nefesim bile beni yarı yolda bırakıyor.
Her gece aynı karanlık, aynı düşünceler,
Kafamın içinde bir ordu savaşıyor —
Biri diyor “dayan”,
Diğeri “artık bırak.”
Ve ben, ikisinin arasında eziliyorum.
Gözlerim dolu,
Ama ağlamak bile lüks olmuş bu hayatta.
Kelimeler, dostum değil artık,
Her biri başka bir yara,
Her biri susturulmuş bir çığlık gibi.
Biliyor musun hiçkimse,
Çaresizlik bir odada yalnız kalmak değil,
Bir kalabalığın ortasında görünmez olmakmış meğer.
Bir gülüşün altına saklanan binlerce kırık,
Kimsenin fark etmediği bir kalp sızısıymış.
Bazen gözlerimi kapatıp bir el hayal ediyorum,
Sıcak, güvenli bir el…
“Buradayım.” diyecek bir ses belki,
Ama o da yok.
Kendime sarılmayı bile unuttum artık.
Beni duyan var mı orada?
Bir yerlerde, bu kelimelere denk gelen biri…
Belki aynı acıyı taşıyorsun sen de,
Belki aynı çaresizliğin içinde boğuluyorsun.
O zaman bil ki,
Yalnız değiliz — sadece kimse duymuyor bizi.
Ve eğer bir gün bu mektup bir yüreğe dokunursa,
Bil ki ben hâlâ buradayım.
Sadece biraz sessizim,
Ama hâlâ umut ediyorum bir ses duyayım diye…
5.0
100% (1)