11
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
475
Okunma


Bir damla düştü toprağa,
kim bilir hangi annenin gözünden,
bir çocuğun çığlığına karıştı
ve taşa dönüştü,
çünkü taş bile saklayamadı o kadar acıyı...
Gözlerim doldu,
ama dökülmedi yaşlarım;
çünkü yeryüzünde suyun bile hesabı tutuluyor artık,
bir tek merhametin hesabını soran yok.
Bir babanın çatlamış ellerinde
çöken evinin harcını gördüm,
bir kız çocuğunun saçlarında
kül kokusu vardı hâlâ.
Ama gözlerinde…
gözlerinde taşlara bile hükmedecek kadar
dirençli bir inanç yanıyordu.
Taşlar susar mı sandınız?
Hayır.
Onlar da ağlıyor,
yalnızca biz duymuyoruz.
Her siperin arkasında
bir kalp atıyor,
her duvarın çatlağında
bir çocuk adı saklı.
Ey merhametin unutulduğu çağ!
Sen ki insanı
acıdan daha ağır taşların altına bıraktın,
biz hâlâ sevgiyi kuşanıp
bir ekmek parçasını bölüşmenin peşindeyiz.
Çünkü biz biliyoruz:
güven, en çok yıkıntılar arasında kurulur,
sevgi, en çok aç bir çocuğun gülüşünde görünür,
inanç, en çok mazlumun duasında dirilir.
Bir gün bütün taşlar dile gelecek,
kanla ıslanmış yolları anlatacak,
suskun minarelerin göğe yükselen feryadını haykıracak.
Ve işte o gün,
taşa dönüşen gözyaşları,
yeniden nehir olup akacak.
Çünkü gözyaşının suyu kesilmez;
kesilirse,
kalpler çoraklaşır,
insan insan olmaktan düşer.
Ben hâlâ inanıyorum:
her taşın kalbinde gizli bir merhamet var,
her yıkıntının altında
doğmayı bekleyen bir hayat,
her gözyaşında
sevginin yeniden filizleneceği bir tohum...
Bahadır Hataylı/03.10.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (16)