0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
54
Okunma
Onu Bana Hatırlatmayın
Onu bana hatırlatmayın, kalbim zaten yorgun,
Her hatırası zehir, her anısı donuk.
Adını duysam, yüreğim parçalanır sessiz,
Gözlerimde fırtına, içimde bir deniz.
Gidişiyle geriye sadece enkaz kaldı,
Yıkık bir şehir gibi, viranem ağladı.
Sevda diye sarıldığım o tatlı masal,
Aslında bir cehennem, aslında bir yalan.
Bana aşkı değil, ihanetin izini çizdi,
Her sözüyle umudumu, geleceğimi ezdi.
Şimdi kimse sormasın, kimse dile almasın,
Onun adı bile ömrümü daraltmasın.
Kalbim artık taş kesildi, dönmez geri,
Çekip gidenin ardından yoktur geri dönüşü.
Onu bana hatırlatmayın, bitsin ne varsa,
Yanıp kül olan kalbim, gömülsün karanlığa.
Hatırlamak bana zulüm, hatırlatmak ihanettir,
O isim dudaklarıma değerse bu yürek ölmek ister.
Sevda diye açtığım defter kanla kapandı,
Bir tek ben yanarken, o başka kollarda güldü, inandı.
Karanlıkta sürünüyorum, yolum yok, izim yok,
Her nefeste biraz daha çöküyor omzum, boynum, yok.
Bir zamanlar cennetim sandığım o kadın,
Şimdi cehennemim, mezarım, en derin yaramdır.
Onu bana hatırlatmayın, yokmuş gibi yaşayayım,
Acısını içime gömüp, sessizce ağlayayım.
Kaderin tokadıyla yüzüm kan içinde kalsın,
Ama ne olur, adını bana bir daha fısıldamasın.
O artık bana ölümden beter,
Adı bile zehir, acı, kader.
Bir gün mezarımın taşına yazılsın,
“Onu bana hatırlatmayın…
Çünkü hatırladıkça öldüm ben, her gün yeniden.”