1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
19
Okunma
Sen benim bitmeyen acımsın…
Kavuşamayacağım hasretimsin.
Adını andığım her an içimde bir yer daha eksiliyor,
yerini kimseyle dolduramadığım o eksik yanım sen oldun.
Kanayan yaram sensin;
ne sarılınca kapanan,
ne zamanla kabuk bağlayan…
Her gün yeniden kanayan,
her gece daha da derinleşen.
Yürek yangınım sensin;
söndü sanılan ama en sessiz anımda
bir anda içimi kül eden.
Dinmeyen gözyaşımsın…
Gülsem de, konuşsam da, güçlü görünsem de
içimde hep sana ağlayan bir anne var.
Kalbim senin yokluğuna alışamadı,
zaman sensizliği öğretemedi bana.
Canım oğlum…
Toprak aldı seni ama benden koparamadı.
Nefes alıyorum ama yaşamıyorum,
yaşıyorum diyen herkes bilmiyor bu acının adını.
Ben senden sonra eksik kalan bir kalbim artık,
ve bu eksiklik ömür boyu benimle…
Her sabah uyanmak bir sınav oldu bana,
gözlerimi açtığım her gün seni yeniden kaybediyorum.
Gece bitiyor ama acı bitmiyor,
karanlık çekiliyor, sensizlik kalıyor.
Sesin kulaklarımda çınlıyor,
suskunluğumda bile adın var.
Bir anne nasıl susturur içindeki feryadı?
Nasıl alışır evladının yokluğuna?
Alışmak dedikleri şey,
sadece acıyla yaşamayı öğrenmekmiş meğer.
Kucağım bomboş,
ellerim hâlâ seni arıyor.
Sana sarılamadığım her gün
omuzlarım biraz daha çöküyor.
Gülen yüzüm varsa bile bil ki
içi seninle ağlıyor.
Ben seni toprağa vermedim oğlum,
ben seni kalbime gömdüm.
O yüzden bu acı geçmiyor,
o yüzden her nefesim ağır.
Bir annenin yüreğinde açılan bu yara
ne kapanır
ne de iyileşir…
Zaman diyorlar…
hangi zaman evladın yokluğunu unutturur ki?
Takvim yaprakları düşüyor sadece,
benim içimde aynı gün hep yeniden başlıyor.
Senin gittiğin o an
hayat bende durdu,
sonrası sadece nefes alıp vermek.
Herkes yoluna devam ediyor,
ben olduğum yerde kaldım.
Bir anne evladını toprağa verdikten sonra
hangi yöne yürür,
hangi hayali tutar elinden?
Benim bütün yollarım sana çıkıyordu,
şimdi hepsi kapalı.
Adını anmak bile acıtıyor bazen,
anmasam boğuluyorum.
Ne yapsam eksik,
ne söylesem yarım.
Sen varken tamam olan kalbim
sensiz hep yarım kaldı.
Geceler bana düşman artık,
sessizlikte sesin çoğalıyor.
Herkes uyuyor,
ben seninle uyanık kalıyorum.
Bir annenin uykusu
evladının yokluğunda haram olurmuş,
bunu kimse anlatmadı bana.
Fotoğraflarına bakıyorum,
gülüşün hâlâ aynı…
Zaman sana dokunamamış,
ama beni paramparça etmiş.
Sen hep aynı kaldın oğlum,
değişen sadece benim içimdeki dünya.
“Güçlüsün” diyorlar…
Güç dedikleri şey
her gün biraz daha ölmekmiş meğer.
Ağlamamak değil güçlü olmak,
kimse görmeden
yıkılıp yeniden ayağa kalkmakmış.
Canım oğlum…
Ben senden sonra yaşamayı öğrenemedim.
Hayat devam ediyor dediler,
benim hayatım sensiz devam etmedi.
Bir yanım hep senin yaşında kaldı,
bir yanım o gün mezarlıkta kaldı.
Ve şimdi şunu bil oğlum…
Ben bu acıyı taşımıyorum,
bu acı beni taşıyor.
Her nefesimde biraz daha gömülüyorum
senin yokluğuna.
Kimse bilmez,
bir annenin kalbi
evladını toprağa verdikten sonra
nasıl atar.
Benim kalbim atmıyor artık,
sadece seni anıyor.
Geri gelmeyeceğini bile bile
her gün yolunu gözlüyorum.
Bir mucize olur mu diye değil,
bir annenin umudu
mantık tanımaz diye…
Kapı çalsa yüreğim fırlıyor,
sonra yine sessizlik çöküyor.
Canım oğlum…
Ben seni kaybettiğim gün
hayata da veda ettim.
Yaşıyor gibi görünmem,
ölmediğim anlamına gelmiyor.
Ben yaşayan bir cenazeyim artık,
içinde seni taşıyan bir mezar.
Bu acının ilacı yok,
tesellisi yok,
adı bile yok.
Evlat acısı susmaz,
alışılmaz,
kabullenilmez…
Ve bil ki oğlum,
ben bir gün gerçekten öldüğümde
ölmüş olmayacağım.
Ancak o zaman
sana kavuşmuş olacağım…
5.0
100% (1)