2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
174
Okunma

Dünya döner,
ama dönmeyen adaletin çarkı,
gökyüzüne uzanan yalan kulelerinde
timsah gözyaşlarıyla süslenmiş maskeler...
Bir yanda saraylar,
kristal avizeler altında kanla ıslanan eller,
öte yanda kuru ekmeğe muhtaç mazlumlar,
çocukların gözlerinde sönmüş yıldızlar…
Sansar kokusuyla dolmuş meydanlar,
sırtlan çığlıkları yankılanır şehirlerde,
dansözlükle hakikat eğilip bükülür,
onur pazarlık masalarında satılır.
Ama bilinsin!
Mazlumun yüreği sessiz değildir,
her gözyaşı bir yıldız doğurur karanlığa.
Zincirlerin pası
bir gün güneşin harıyla eriyecek,
köhnemiş tahtlar
bir kıvılcımla kül olacak...
Çünkü tarih,
zalimlerin kısa ömürlü saltanatını
ve mazlumların sabrında büyüyen
direnişin ölümsüzlüğünü yazacak...
Karanlık ne kadar derinleşirse
şafak o kadar yakın,
her zulüm yeni bir adaletin
çığlığına gebe...
Ve işte o an:
Mazlumun duası göğü deler,
gizli eller kırılır,
kirli perdeler yırtılır...
Toprak, kanı değil
adaletin yeşil filizlerini büyütecek,,
çocuklar yeniden gülümseyecek,
anneler gözyaşlarını saklamayacak...
İnsanlığın yüz karası yönetimler
kendi ihanetlerinde boğulacak,
ve dünya,
bütün yaralarıyla
yeniden dirilecek...
Karanlığın en koyu anı
aydınlığın en yakın müjdesidir,
ve biz biliyoruz:
Zulüm biter,
hakikat baki kalır...
Erol Kekeç/18.09.2025/Namazgah-Çamlıca/İST
5.0
100% (2)