1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
117
Okunma
Ben bu neslin insanı değilim,
çürümüş bir çağın içinde nefes almıyorum.
Bedenler ışıl ışıl, kokuları pahalı,
ama zihinleri çamurdan daha kirli.
Sözleri şeker kaplı zehir,
gülüşleri bıçak gibi yüzüme saplanır.
Samimiyet dedikleri oyun sahnesi,
her perde sonunda başka bir ihanet çıkar.
Çiçeklerin yerine beton büyüyor,
şehir kan ve pasla besleniyor.
Güzel bedenler vitrin malı gibi satılırken,
ruhları çoktan çöplüğe atılmış oluyor.
Gözlerimde bir öfke, elimde taş gibi bir sessizlik,
çünkü bu nesil öğrenmedi vicdanın ağırlığını.
Rüzgâr bile taşır onların kirli fısıltılarını,
dillerinde gülüş, kalplerinde kokuşmuşluk.
Benim yalnızlığım bile onların gürültüsünden daha temiz,
benim suskunluğum bile onların çığlığından daha onurlu.
Güzel beden dedikleri bir kabuk sadece,
içinde çürük, içinde kurt, içinde leş kokusu.
Ve ben bağırıyorum: Bu kirli kalabalığa ait değilim!
Ne onların yalanına, ne onların maskesine.
Benim yolum dikenli de olsa tek başıma,
onların pisliğinden daha asil, daha gerçek.
5.0
100% (1)