0
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
121
Okunma
Yine erkenciyim.
Sıcak kahve kupası avuçlarımda, yüreğimin soğukluğunu alır gibi…
Dışarıdaki seslerin kesileceğini beklemiyorum;
bir koca gürültü, gün ışığıyla hafifçe kendini baş göz ediyor.
Küsüm sanki.
Elimde okunması gereken son kitaba,
mahzun bir şekilde masanın üzerinde bekliyor.
Yüreği bir kuş gibi çırpına çırpına sevmek ,
Sevginin, yakamı ilmikleyen bir güç gibi sarmasını istiyorum.
Kocamayı bıraktım.
Usul usul, onun eliyle kalbini gezmekti;
Ve tenha banklarda oturan on yedilik gençlere taş çıkarmak…
Öpüşürken, kim bilir hangi sevgi sözcüğünü
birilerine ait olmadan, birine kullanıyorlar?
Fikrinden çok uzaklarda
biri olabilmek hakkım.
Onun yeşil gözlerini,
usulünce, kendi kurallarımla sevmek;
bir aşka “merhaba” demek hiç de zayıflık yüz karalığı değil
Nefesim, bir uçurumun peşine takılmış, bir rüzgar gibi
bedenim titriyor
mavi benim,
yerdeki toprağını alnından öpen dudak benim.
Ve,
Anadilimin oğlu…
Kaç yılın bedenini bana çürütüp toprak,
kaç karanlık geceyle bakışlarımı kazıyıp gün ışığı eyledi,
bir ben bilirim.
Hem yanı başımda, hem uzaklarda.
Aynı aşkın akarlığı kıyısında,
küs nehirlerde aksa da…
Bir akar, bir akmaz
Ayık bir bulut kütlesi hayatın tamamını el geçirdi
yağmur yağa bilir
ikimizin yaşadığı bu şehre
Sahi…
Susmanın ötesinde başka susmalar var mı?
Bileyim ki, öyle sevmelerimle alıp geleyim
sana....
30-08-2025
ist
zaralıcan
5.0
100% (2)