1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
100
Okunma
Konuşacak çok şeyim vardı aslında,
Ama renkler aldı dilimin ucundakini.
Bir mavi susturdu cümlelerimi,
Bir sarı eritti bahar kelimelerimi.
Gözlerine baktım, rengi sessizlikti,
Ve ben o sessizliğe esir bir dildim.
Kırmızı, yanık bir özlem gibi sustu,
Yeşil, yarım bir umuda dönüştü.
Her ton, ayrı bir suskunluğun maskesi,
Beyaz, kabullenişin ince nefesi.
Siyah, içimde çöken ağır bir gece,
Mor, yorgun bir hüzünle geçti hece hece.
Ben konuşmayınca renkler dile geldi,
Her biri benden önce seni söyledi.
Turuncu, sıcak bir hatırayı getirdi,
Lacivert, denizden kopmuş bir vedaydı.
Adını anmadım, çünkü mavin yetti,
Yalnızlığımda göğe çivilenmiş gibi.
Sarıyla sardım kalan kırık yanlarımı,
Beyazla örttüm karanlık anılarımı.
Bir adam vardı, renklerle konuşan,
Ama seni görünce hepsi sustu bir an.
Çünkü kelimeler yetmezdi sana,
Renkler bile eksik kalırdı yanına.
Kırmızı, bir bakışında sönüp gitti,
Yeşil, bir tebessümünde eriyip bitti.
Ve ben renksizliğin ortasında kaldım,
Sesim suskun, kalbim hâlâ anlattı.
Seninle her suskunluğum ayrı bir şarkıydı,
Ama notalarını sadece ben duyardım.
Renkler, mısra gibi dizilirdi etrafına,
Ben ise içinde kaybolurdum anbean.
Bir gün dedim ki kendime: "Konuşma artık",
Çünkü her kelime seni eksiltir azıcık.
Sadece bak, renkler tamamlasın seni,
Ben ise sustukça büyüteyim derini.
Gözlerinden taşan bütün tonları topladım,
Bir tablo yaptım, içinde adın sakladım.
Kimse bilmez o tablonun sahibini,
Çünkü bakanlar sadece rengini görür seni.
Renklerin susturduğu adam benim işte,
Söz yerine renk taşıyan dilimde.
Ve bil ki, sustuğum her an bir renktir,
O renk de senin bir hatırandır.
Şimdi ne konuşurum, ne renk ararım,
Çünkü ikisi de sensiz yarım kalır.
Ve ben, o susturulmuş adam olarak,
Ruhumun paletinde hep seni saklarım.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(18 Ağustos 2025)