2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
153
Okunma
Bir ekmek böldüm yarısına hasret,
bir çocuğun gözleri değdi ellerime,
o an anladım:
insan önce içindeki açlığı doyurmalı.
Bizse hep birbirimizi yarım bıraktık.
Sana gelince…
gözlerin vardı,
dipsiz kuyular gibi çağıran.
Bir damla suya hasret toprak gibi
bekledim gelişini,
ama sen, yağmurunu benden esirgedin.
Karanlık sokaklarda yürüdüm,
taş duvarların arasında yankılanan ayak sesim
hep sana dönüyordu.
Göğe bakmak istedim,
ama gök de bana küsmüştü;
bulutları içime yağdırmadan geçti.
Bir türkü vardı içimde,
hiç söylenmemiş,
hiç tamamlanmamış.
Her dizesi boğazımda düğümlü,
her nakaratı gözlerimde ıslaktı.
Biliyorum, dönmeyeceksin;
ama dönmeyenlerdir en çok iz bırakan.
Kalbim bir ovaydı,
bereketli, sonsuz, geniş…
sen oradan geçtin,
biçmeden, toplamadan,
sadece çorak bıraktın ardında.
Ve şimdi,
kırık bir dünyanın içinden bakıyorum sana.
Yarısı umutla ayakta,
yarısı yıkıntılar içinde.
Ama bil ki
hiçbir şehir sonsuza kadar yıkık kalmaz.
Hiçbir yara da ebediyen kanamaz.
Bir gün,
bir başka kalbin çatısında
yeniden filizlenecek bu suskun sevda.
5.0
100% (3)